10
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
1416
Okunma

Bu kaçıncı gün doğumu
Kendimi karanlığa hapis ettiğim
Daha gün ışığı merhaba demeden
Perdelerimi sıkı sıkı kapattığım
Gerek yok karanlığım aydınlanmasına
İçinde sen olduğun sürece istemiyorum
Artık şiir yazasımda yok
Gelmiyor içimden hiçbir güzellik
Ne zaman kalemi alsam elime
Sen dökülüyorsun sayfalara
Tüm şiddettin ve karamsarlığın ile
Bende yırtıp atıyorum senli sayfaları
Ağlayamıyorum bile artık
Sen benim gözyaşlarımı dahi kuruttun
Yüreğimi çoraklaştırdığın gibi
İçimden gelmiyor adını anmak
Anılar yetmiyor artık
Seni bir nebze sevmeme
Kaderim diyerek çekmeğe mahkûm ruhum
Gün be gün erirken bedenim
Şimdi anlıyorum dermansız en büyük dert
İnsanın kendisine verdiği mutsuzlukmuş
Evet ben
Senin mutluluğun için hep mutsuzmuşum
Söyle ne istedin benden
Neden azad etmiyorsun
Kalan günlerimde bende
Açayım perdelerimi güneşe
Aydınlık ile huzur girsin çehreme
Yüreğimde papatyalar yeşersin
Ölen ruhum tekrar hayat bulsun
Hadi gel
Bildiklerine dönme sırtını
Sen ve ben
Kocaman bir imkânsızlık
Sende kabul et
Bitsin yol ayrımında beklememiz
Bırakalım kendimizi esen rüzgâra
Kendi ellerimizle şekillendirelim
Kaderimize yazılan yazıyı
Karaları silip kar beyazı ile süsleyelim
Hem belki o zaman
Şeninde gülmeyen yüzüne
Bir zerre tebessüm gelir
Hadi beklemeden
Bitirelim şu işkenceyi
Ben huzura sen yalan sevdalara yürü
Ve yolumuzu hiç kesiştirmeden
Birbirimizden çok uzaklarda yaşayalım
Özlemini çektiğimiz mutluluk ile ….
5.0
100% (17)