daha dün özlediğimi
bugünden saklamamdı yarından bile seni kıskanmam

..

çayın taze yerinde
bayat yalnızlık giymek ne demektir bilir misin.?

gemilerin köpüklerinde resimlemek suretini
ve dramatik bir filmin seni seviyorumlu repliğinde
dozajı yüksek hasretler düşürmek gözlerimin sesinden


yokluğunda ki yarı açık cezaevinin,
arka kapısından kaçarak usulca

bir dokumacının yüreğime şiirler ve şarkılar dikmesiydi
kaçaklığımda ki şu kahrolası evrensel yitirmelerim

sonra
kelebeklerin toplu intiharlarıyla
bir günlük yas ilan ettiğim sensizlikte
çocuklara tahsis topraklara sığındım

biliyor musun.?

yaralı asfaltların kabuk bağlamamış yollarından geçerek
Midyat’lı kızın göğüs kafesine tutsak kuşlara gelmemdi,
bir sabah erken dokunduğu zaman çocuk içerikli acılara
biliyordum özgür kalacaktı o kanatlı sevmeleri ve göçleri

bundandır ki
eşkıyaların hüzün müzesi, dağların her yeni başlayan bakir iklimleridir

ve Midyat’lı kız
çıkıp Cudi’nin tarihine, göğün Türkiye’sinden yıldızlar toplar
sana olan sadakat yeminli, dövüşmeler yaşadığım alnı ak sevdama

duyuyor musun.?

restorasyonsuz etnik günlerin, o anonim düşleriyle özledim seni

"yastığımın
Diyarbekir surlarına asılı
hasretinden prangalar eskittim zemherisinde
her uyanışım Ahmet Arif’in gömleksizliğidir
senin olmayışına kurulmuş yoksul sabahlarım"

eklemlerime doluşmuş yırtık gece ağrılarıyla
sana acıkmış gözlerimin yurtsuzluğu
pencerenin paramparça buğularına bakarak
ikametsiz bir günlüğün sahipsiz yerine yazılır

anlıyor musun.?

yine bir kabile sürgünlüğü
yine bir kavim göçü

şimdi
suare gösterisinde
büyümeme son perdesin
sana
seni sevdiğimi söylemek
matine gösterisine
uzun metrajlı bir ömürlük bilet

bekle.!