Guleah Gule, yanmış bir kibrit tanesiyim şimdi, rüzgarın göğsünde uyukluyor düşlerim. savrulganım,savurganım. mazgalına düştüğüm bir şehrin kirli fotoğrafıyım. eskiyorum sessiz sedasız, yıllanmış bir kimsesizliğin cebinde öylece. tarihi bir anıt gibi kalıyor yokluğun yaşamın önünde, sen gözleri hırçın mavi, saçları sonsuz kere gümüşi. ah Gule, yine karşılaştık seninle, hiç yazılmamış bir şiirde. şairliğimi mazur gör, ben sözcüklere efendi olmak dururken, köle oluvermişim. dilimi,bir sessizliğin kınında yontup, kalbimden susuvermişim. ah Gule, sesini unuttum sanma, her sözünü kalbinden tutup astım, yüzünü aynama yazdım. yokken bile ne çok vardın. ah Gule, kendini esirgeme benden. iki yakam bir araya gelmiyorsa, senden. yolu bana düşmeyen bir kuş gibi salınıyorsun, ama geçmelisin bir gün gökyüzümden. ve bilmelisin, ömrümsün beni yaşama ilikleyen. ah Gule, dumanı üzerinde tüten bir çayın, kurumamış bir yağmur suyunun, eskimemiş sevdaların tazeliğiyle gülüyorsun. kaç kuş sürüsü kanatlanıyor yüzünden,biliyor musun? hangi nehir kuruyor sensizlikten, hangi yaşam bitiyor sen eksikliğinden? ah Gule, bir sigara daha yakayım derken geçiyor ömrüm, vakit yokluğunun sedası. ana avrat sevdiriyorsun kendini oysa, ah gözlerin, ne yaman bir hatıra aklımda. ah Gule ah. mazur gör halimi, depremlerden çıkmış bir yüreğim var, kaldırım kokulu bir çocukluğum. kağıttan sığınağım. bir de bu şair ceketim, ne yana dönsem sığamadığım. - Abdullah Cemek |
Etkileyici benzetmeler ve güzel bir şiir.
Tebrikler Şâir.