Uçuruma Düşen Zaman İzlerivakit karanlığın konuşma anı kulenin zindanlarına çekilen ateş kuytulara minyatür gölgelerle yansır sadakta bekleyen zehir, deler körlüğü demler mayalanırken saatleri geri çeker avuçlarımın sonsuzluğuna gizlenen çizgiler zamanın terazisinden çıkagelir sözcüklerin fırtınasına usumun muamması nefesini üfler yağamayan yağmurlar toprağı çatlatır katre katre kaynaşır gizli bahçeme damıtılmış acılar sığınağım beyaz karanlığı sararken sarı tozlar uçuşur karınca yuvasına bozkır suskunluğuna bürünür pusulasız gecenin sabahında ölüm ışığını derin sancıların üstüne yayar mühürler sözcüklerin kanatlarını dilsizliğin uçurtmasıyla çeker uçurumum kendine düşerim kendime Merâl Özcan |