Zühre...Benim ellerim sancılıyor artık Ya senin ayakların hiç karıncalanmadı mı giderken Zühre... Kentler bölüşüyor hikayemi/zi Mülteci elvedalar bıraktın göğsüme Gırtlağıma takılıyor hâlâ adın Ne kadar güneye gitsemde Üşüyor hâlâ ayaklarım Dörtnala bir yalnızlık bu Zühre Medeni bir yanı bile var Eziyor evet Öldürmüyor sade Yakıyor evet Soğumuyor sade Bir orman büyüyor içimde hayır bir makilik çalı çırpı Sen en çok böğürtlen severdin diye Dikenleniyor yürek Parça tesirli yalanlar söylüyorum yüreğime Zühre Sahi ne zamandır Böyle bu yalnızlık Sahi yaşlanıyoruz artık Sahi biz ölüyoruz Sokaklar geçiyor içimden karın boşluğuma yumruk yemiş gibi her gece Türküler geçiyor içimden heceleyerek öğreniyorum emeklemeyi... Tütün sarıyor yoksulluğum Yalnız ve mutlu insan yoktur Zühre Tıpkı Açlık sınırı altında ve mutlu insan olmadığı gibi Sade çaresizlik vardır Yalın Metalik Acı Bir tat gibi Çaresizlik Sen benim çaresizliğimsin Zühre Hergün çırılçıplak bir delirişle Yalın ayak Koşmak gibi... |