BU GÜNUçağın pervanesi yırtıyor bulutları Eylül ise gözlerimi buharladı Sarmaladı her bir yanımı hüzün Hiç kimse görmedi Kendi içimde darmadağınım Yolumun bir tarafı yüksek binalar bir tarafı ara ara tarlalar Mis kokulu toprakta uyur bal kavun, Bir tarafı buz karpuz . Yol boyunca sarı püsküllü mısır tarlası, İçimde birikti Eylül’ün bütün hüznü, Sanki içimde büyür çile tarlası. Yolda yavaş yavaş yol alan bir kaplumbağa Besbelli/ki inşaat makinalarından korkmuş , Yükselen binalar çalmış bütün özgürlüğünü. Tarlaların içinde hep o satılık tabelası Ah’Eylül hüzün bulaştırdın yine Son kez geçecek gözlerimden kaplumbağa bu gün Ve ben ğözlerimden izliyorum görüyorum olan biten her şeyi. Yok olacak tarlalar o asırlık meyve ağaçları. Börtü böcek seslerini filmlerin montaj efektlerinde dinleyeceğiz . Sokaklarda kuş sesi yerine motorsiklet kornaları yırtacak kulakları Uykudan uyanacak bir bebek gürültüden korkup ağlayacak. Çimento beton saracak yeşilimsi doğayı . Gidecek kaplumbağa ve sincaplar Susacak yeşil doğanın rengi ,kuş cıvıltıları . Uçmayacak nazlı kelebekler. Her gelişimde istemesemde artacak bu beton evler. Biraz daha yok olacak tarlalar ,asırlık meyve ağaçarı. Akşam oldu . Her zamanki gibi gurbet sisiyle yağmurlarıyla karşıladı Yıkadı uçağın kanatlarını. Saçlarıma dolandı ay, gözlerime oturdu hüzün , Üşüdüm bu akşam . Gurbet içimde közlü bu akşam. Dolandı saçlarıma ay gözlerime oturdu hüzün gurbetteyim bu gün. nurcihan erdogan |