ALFABE ALKIŞINDA SENSİZLİK
ALFABE ALKIŞINDA SENSİZLİK
Ey aşık, Hani özlem çekiyorsun ya sevgiliye ! Bil ki Sevgilidendir özlemin özü. Odur asıl sana özlem duyan. Çünkü o tutuşturmayınca alevi, kimsede olmaz ateş... Ve aşk ateşi önce sevilene, Ondan sonra sevene düşer... Hz. Mevlana Miş’li bulutların lacivert öfkesiyle hatırladım hüznü Aşığıydın elzem vedalarına esmer saçlarını koyup, Rüzgârın kızı gibi uzaklaşman içimdekilerden Bilmukabeleydim özlemine İmkânsızlığını kanatlarımla paylaşmandaki ustalık Bir dilim ekmek, bir kaç parça zeytin ve sevdası olduğumuz çayla birlikte, Ayaz kaldırımlara tüneyip, üşüyen ellerinle sarılmandı bana belki de Sonra ne olduysa, kum taneleri gibi üzerime yığıldı küs kırıkların Yıkandı durdu avuçlarımda günahı vaftizlenemeyen ayrılıklarının... Kapalıçarşı yorgunluğu yapıştı hafızamın bileklerine Kanatmaya utandım ve ölmesini hiç istemedim yaşadıklarımızın Sana benzeyen gölgelerin eteklerine haykırdım Ay hırsızı oluşunu kutladım, çıkmaz hıçkırıkların düğüm gününde Kelimeler alkışladı sensizliği Eskimeyen ıslaklığımın edepsizliğinde Sendeki siyahlığı hazımsayamayan bu şehrin bile yanakları kızardı Bana bıraktığın öteki sabahların avlusunda içtim son sigaramı Sevgilim, artık yarımlarına yıl dönümü diyorlar benim çöplüğümde Geldiğinde öperim say, hastalık yarası kırgınlıklarını Merak etme, madam saygınlığında merhabalar görürsün gözlerimde... Fatih GÜLER |