Bu Masal Değil Mina
Heyecanla yazılmış, umarsızca okunmuş sonra da yırtılıp atılmış karşılıksız bir mektup cümlesiyim ben artık Mina;
’Sizi ilk gördüğümden beri....’ ** Serin bir gece Bahar hoşcakallarını bırakmış penceremin kenarına, dün geceden kalan sigara izmaritleri gözüme takılıyor. Yarım yarım söndürdüğüm sigaraları neye sinirlenipte öylece bırakıverdim bilmiyorum, ya da unuttum, Ya da bir şeye sinirlenmedim, Ya da ... Son günlerim hep böyle aslında Mina; Yarım sigaralar, yarım uykular, yarım sevgiler ve unutulumuş bir yaşam. Dua’larım bile yarım, bazende dua’sız geçen günler, Kızma bana, Yetmiyorum dünya’ya, yetmiyorum kimseye, Yetmiyorum kendime... Yaşarken yoruluyorum, Yaşarken sabırsızlanıyorum, Savaşlar, mülteciler, toplu mezarlar... Hepsinden uzağım diye şükret diyorlar Mina Kuş sütü eksik sofralarda ’iyilik komposizyonları’ yazıyorlar. Nefret ederken yoruluyorum, Dinlerken onları üşüyorum. Cümlelerinin altını çizdiğim kitaplardan uzaklaşmışım bugün fark ettim, Buraları terk etmiş şair’lere imreniyordum ben, Şimdi ise ben; İçinde bulunduğum, enkâz altında kalmış düşüncelerimi dile getirmek için yaralı serçe gibi çırpınıyorum! Gerçeklerden korkmuyor, düşlerimden utanmıyorum Mina, Ama rahat değilim! İçimdeki isyan her geçen gün büyüyor, Kimse anlamasın diye tebessümlerle örüyorum etrafını! Bugünün insanlarından kaçmak istiyorum; yapay sevgilerden, sahte hatır sormalardan, kıskançlıklardan ... Etrafta boş boş gezen ’nefret sözcüklerini’ toplamak istiyor, Bu diyârdan dönüşsüz hicrete çıkmak istiyorum. Ne bir Peygamber çıksın karşıma Ne de bir Anne tebessümü, "Nefret sözcükleriyle birlikte kaybolmak istiyorum" Yine aynısı oluyor, yarım içtiğim sigarayı söndürdüğümü fark ediyorum, Başka neleri yarım bırakıyorum ki ben? Dostlarımı, işimi, ailemi ve Rab’bimi... Yüzüme karanlık vuruyor, Dünüme bugünüme ve yarınıma sesleniyorum; ihtiyacım olan ne? Aylar önce vazgeçtiğim bir hâyâlmi? Bir türlü okuyamadığım kalınca bir kaç kitap mı? ** Ardında söylediği türkü’yü bırakan asker hüznü benim ki, Peşinden ağıtlar yakılmış gerilla hüznü... Savaş isteyen, Pis işlerine Tanrıyıda karıştıran dünya kabadayılarına gönderilmiş isyan benim ki. Dedim ya Mina; içimde her geçen gün isyan büyüyor! Anneler Anneleri anlamıyor, ’Bir oğlum daha var onuda yollarım’ diyor! Siyasetcilerin önüne atılmış Annelerinin bir taneleri, Dağlarda büyümüş babasının aslanları, Dedim ya Mina; Nefret ederken yoruluyorum, dinlerken üşüyorum! Yine beceremedim değil mi Mina? Yine şiir ile savaşı karıştırdım! Ve sen yine içten içe gülüyorsun bana, Sen gül Mina Sen gül yeter ki; ben alay edilen şiirler yazarım, Sen gül yeter ki; ben pijamalarım üstümde pencereden krallara kafa tutarım! Sana özel şiir yazmak isterdim Mina, Elini ayağını titretecek bir kaç cümle kurmak isterdim, Sabahlara kadar uyumama nedenlerin olurdum, Dalgınlığın sebebi, Şaşkınlığının, Yorgunluğunun, Neşelerinin, Düşüncelerinin sebebi olurdum! Ve bir gün savaşlar biter Zalim diktatörler bu dünyadan göç edip; Toplama kampları spor salonu olursa, Mülteciler turist olursa, Anneler mutfaklarına Babalar işlerine, Çocuklar oyuncaklarına kavuşursa, Sana içimde beslediğim sevginin resmini kelimelerle çizeceğim... Masal bu ya Mina; Benim hiç pijama takımım olmadı Ve ben hiç bir kralla karşı karşıya kalmadım... Bu Masal değil Mina; "Sizi ilk gördüğüm günden beri ...." |