Mehtaba serenat
Dün akşam garip gönlüm, derin bir hüzündeydi,
Oysa mehtap tahtında, yine gökyüzündeydi. Gülümsüyor gibiydi, emsalsiz gül cemali, Öyle bir güzellik ki, güzelliğin cem hali. Yayılan huzmeleri, hülyalı bakış gibi, Yansımıştı denize, ışıktan nakış gibi. Etrafını yıldızlar, sarmışlardı pür neşe, Yoktu hiçbirinde de, en küçük bir endişe. İçlerinden bazısı, göz kırpıp duruyordu, Bazılarıysa sanki kaydırak oynuyordu. Dalgalar kayalarla konuşurken hecesiz, Seyrettim uzun süre, bir gölge gibi sessiz. Nedense bir yorgunluk sarıverdi içimi, Kapadım gözlerimi, bir sigara içimi. Nasıl oldu bilemem, duydum o anda sesi, Yanağımda hissettim, sımsıcak bir nefesi. Biliyoruz der gibi, sevdiğin o kadını, Hafiften esen bir yel, söylüyordu adını. Omzuma yaslanmış, yanımda duruyordu, Sevda ve hasret yüklü, cümleler kuruyordu. Dalgalara akseden, çehresiydi gördüğüm, Işıl ışıl parlayan, saçlarıydı ördüğüm. Gerçek mi hayal miydi, ya da bu bir düş müydü? Yoksa artık sonunda sevdiğim dönmüş müydü? |