Gece SancısıGün biter gece gelir, çekilmez çile ile Yastıklar taş kesilir, derdimi bile bile, Aciz kalır kalemim, ne hece ne de dize, Dökülüp de şiire, getirmez halim dile. Geçmek bilmez bir türlü, uzar da uzar zaman Hafakanlar üşüşür, vermezler bir an aman, Saplanır yüreğime, sancı salan bir iğne, Zehri öyle acı ki, akrepten bile yaman. Sarıp yakar sinemi, alevler hare hare, Düşün, düşün ve düşün, bulamazsın bir çare. Filim şeridi gibi, geçer gözüm önünden, Yaşadığım her acı, peş peşe, kare kare. Bir ses fısıldar gibi, bana suçunu sorar Cevap vermez susarım, acziyetime yorar, Bilmez ki söyleyemem, ancak fail değilim, Yaşlanmış bedenimi, zaten bu şartlar yorar. Öyleyse nedir böyle, niçin vicdanım kanar? Sol yanımda bir ateş, bütün ciğerim yanar! Bir şey olmalı mutlak, bir yerde bir yanlış var, Mahzun ve kırgın bir dil, her gece beni anar. Seslenirim geceye, söyle bana kimsin sen? Nedir benimle derdin, nedir isteğin benden? Ancak bir cevap gelmez, sadece artar sızı, Kime zulmettim ki ben, bu kızgınlık da neden? Sorular, hep sorular, cevapsız mı kalacak? Kan terlemekte beynim, adeta çatlayacak. Düştüğüm bu girdaptan, kurtuluş yolu yok mu? Her gece beni böyle hicrana mı salacak? Biliyorum bir yerde, gizlenmiş beni gözler, Sanki geride kalmış, güzel günleri özler. Hayıflanıp sessizce, sen böyle değildin der. Görebilsem belki de, yaşla doludur gözler. Yoksa yine ben miyim, benden davacı olan? Ruhumun sesi midir, her gece fısıldayan? En büyük yanlışımı ben kendime mi ettim? Ben miyim şimdi bunun bana nedenini soran? Ne olursa olsaydı, dönüp bakmasa mıydım? Şartların oluruna uyup akmasa mıydım? İlkeli olmak için, gitmeyi tercih edip, Kendimi bu ateşte, böyle yakmasa mıydım? |