Ömür Dediğin
Yelkovan nasıl kovalıyorsa akrebi,
Öyle koşuyorduk ölümün arkasından. Hayat denen bu gürültülü sesi, Duyunca bile kaçardık yankısından. Ömür dediğin sayılı birkaç nefesti. Hamdım oldum piştim demeye kalmadan, Ensemizden azrail rüzgarı esti. Henüz, şu kısacık yaşama doymadan Madem kimse tad alarak göçmedi, Şu koca, yaşlı, fani dünyadan. Üstelik bir gün ansızın bırakacak bizi; Öyle ise -kalbende olsa- yaşadığım sürece, Ben onu bırakıyorum, o beni bırakmadan. |