PENCEREMDE GÜL KURUSU ÖLÜLER
Sen is yüklü bir dumansın
Sen kalın bir perde yine ruhun nerde... Boş sayfa yazılacaklar bak avıucumda sen düşüncemin savurganlığında... seni duyarken ,tınlarken sen içimde sen bir kuş gibi uçarken damımdan seni sakladığım kurdelalı kutudan düşerken koparken sen düşün bağrından ve seni artık çizemezken bile ... gerçek halin düşündüğüm haline gülerken ve senin kokun sönerken odamda ve bağrımdan sökülürken yüzün ve sigaramın tadına sinerken elvedaların ... sen ve korkutmak ben ve korkmak az olan ve aşk çırpınıyor işte ... duvarlarda sen beni kendime kilitleyen sen dudağımdaki nefret tehlikeyle sevişmem sen hayırsızın teki soğuk, buzdan öfkem sen sen kül dolu gözyaşım tuz içinde... o aşık gibiydi bana söylediğine göre yakardı ateşini sıcağın yani sen öylece kağıtlardaki ok, sözlerimin takip ettiği... yani ben öylece öyleki kanarım ben inanırım bir çocuk kadar kağıttan geminin aşacağına dalgaları... ben aslında kendi kendimi hep, olmayacak yalanlarla durdurmuşum seni tekrar ve tekrar sevmek için sana bir taht için, kendime dikenli taçlar takmışım... şimdi yeşil yapraklarını öpmek ussuz bir ağacın ve aldatanlarımın yüreklerine dur demek pencere ağzında perdelerle yüksekçe bir gülüş şimdi şimdi sigaranın dumanına gömmek katilleri şimdi tepede buluşmak uzakla ve iplerimi açıp yüzmek denize ve sandalyenin üstüne çıkıp yıldızlara dokunmak ... bir idam sehpasında kör dualar ettinmi tanrıya sen kendi kendine uyurken ... |