Dicle...Boğazıma takılıyor adının ilk hecesi vah yine yüreğime düştün vah ki ne vah! oysa sen ne güzel bir düştün. düştün o kadar Dicle adını taşıdığın coğrafyada barış kadar yalan ekmek kadar gerekli bir düş Oksijenden bunlar hep ve zehirleniyoruz çiçekler daha açmadan o kadar Parmak arası terlik kadar saçma hayatım. seni gördüğüm günden beri af diliyorum masumiyetine göz koyduğum tüm kadınlardan... Kireçlenen eklemlerim sızlıyor Dicle doktora sorarsan turp gibiyim tıp ilmi yalan söylemezmiş Halt etmiş Hipokrat gelmezsen öl/eceğim öl/heceyim... Vah yüreği taş kesilenim vah avuçları kan kesilenim vah saçları düş kesilenim... Tövbe tutmuyor yeminlerim Yaradana sığınıyorum gözlerinden hiçbirşey dokunmaz artık kanıma ar damarı çatlamış derlerya o hesap... Sen nöbeti tutuyor ağırlaşan gözkabaklarım sevdadan değil bu uykusuzluk (değil) artık hiçbir şiir hiçbir seviş senden ötürü değil sensizliğin doğal sonucu nefes almak su içmek bayat somun ekmeği çiğnemek kadar doğal ve sıradan sıradan ve elzem... Ah Dicle bir zamanlar gözbebeğim çok zamanlar gözyaşım ben seni Önce Türkçe Sonra Kürtçe Bildiğim bilmediğim bütün dillerde İnandığım inanmadığım bütün dinlerde sevdim sen beni hiçbir biçimde sev(e)medin kıyamet kokan kadın... yüreği put sanıp kıranım Beni İbrahim eyledin parmaklarını Nemrut Korkarım bu yangın gül bahçesi olmaz Ben Yusuf gibi sığınamadım Yaradana Züleyhanın ağzındaki ateşten... Dicle Bozulmak için edilmiş senli tüm tövbeler. |