Günçiçek...
Günçiçek
Kıyamet çiçeğim... Sana bildiğim bütün dişil adlarla sesleniyorum duymuyorsun... Bir kent dolusu günah birikiyor gırtlağıma soluğum yolunu şaşırıyor ağlayan bir kadının ayaklarına kapanıyor... Üç kadeh sürüyor güz(el)leşmen üç gün sürüyor dilimi, dişlerimi,kaburgamı ciğerimi parçalayıp savrulup gitmen... Günçiçek Kıyamet çiçeğim... Sen annemin iğne oyalı çemberi gibi kokuyorsun bilmiyorsun... Bu îşte bir yanlışlık var kanıma giriyorsun Elmayı dişlemeden daha... Günçiçek Kıyamet çiçeğim... Maviye çalan herşey korkutuyor beni seni gündüzleri ve en çok güneşli günlerde sev(e)miyorum umursamıyorsun... Kaotik bir cinnet var karın boşluğumda Yüreğimde titreyen sancı tanıyorum seni dünden... Doğum yapıyorum ağzımdan birinci çinko diye bağırıyor kaburgamdaki ses kumarbaz bir mevsim şu güz ıskalıyor beni kurşun gibi soğuk bir düş... Günçiçek Kıyamet çiçeğim Uzat ağzındaki zehri Ocağa varmadan henüz takvim dudağına düşüyor aralık bir tebessüm up uzun bir kaybediş yatıyor yatağın ıssız tarafında Taraf tutuyor bu sevda sol elini yumruk yap kaldır göğe Bir kadının kirpiklerinde başlıyor ihtilal ve celali bir isyan her sevişme... Düş palazı gözlerin var senin kuş palazı bir hengame bu devir sıtmaya tutulmuş bütün bir şehir... Günçiçek Kıyamet çiçeğim... mey bitti son neyzen öleli bu şehrin nüfusu ona katlandı Bir ömür Bir bakış için bu zulme katlanılırmı... Oysa Sen herhangi bir şehrin herhangi bir semtinde ve herhangi bir odasında uyuyorsun Dertsiz yenilgisiz Sevgisiz... Günçiçek Kıyametim... |