Pınar Berraklığındaydı Hayat.
Hep değişik adımlardaydık
İzsiz topraklarda… Kuş cıvıltıları kulaklarımıza doluşur, Itır kokusuna koşuştururduk, Düşsel gölgelerden… Pınar berraklığındaydı hayat. Güne sarılan yeşili hiç ardımıza almadık. Çam pürlerinden, gazellerden hiç ayrılmadık. Sincap dallarını bize bıraktı, Yemişini koparttık yosunlu kayaya yaslı yemişenin… Pınar berraklığındaydı hayat. Güneş yağmurları loş gölgelere akardı. Menekşelerde, orkidelerde toplardık masalları. Gün karşı bele vurduğunda, Köpüklü derelerin çağıltıları içimizden geçer... Küçük göllere alabalıkların bıraktığı renkleri, Köklerinden çeken çiçekleri seyrederdik. Pınar berraklığındaydı hayat. Karı çağırırdık zemheride, Tavşan izleri alaca bulaca beyazı giyinirdi, Kardeleni selamlardı gurubun renklerin de gezinirken, Bizde oradaydık üşümüş ellerimiz ceplerimizde… Saati, günü, ayı, mevsimi, hatta yılı bile hiç düşünmezdik, Güz gelir yapraklar yok oluş rengine bürünür… Gün döner, yeniden yeşiline koştururdu ağaçlar, Dağlar çiçeklerine kavuşurdu, yeniden yakalanırdı bahar… Ah! Dünde neler vardı… Pınar berraklığındaydı hayat. Akrebi, yelkovanı kadranından söktük, Neler kopartmadık ki kendimizden, Ne oldu bize yar…. Biz bizde yok olduk, Şimdi orda bir şehir, Rengi renksizliğe bulaşmış, Beton bloklar var… hOça 2013 |
Yüreğine sağlık
_____________________________________Selamlar