Silsem Mesafeleri GünlüğündenAlabora yolculuklar tıkıp bir valize Eksik gülüşlerle uzanmak maviliklere O kadar yalanın içerisinden sıyrılıp Dosdoğru bir yaşama yürümek vaktidir Unutup kendi içinde parçalanmışlığımızı İçsel bir fırtınaya kapılıp gitme saatidir Bu gözyaşı ırmaklarında yüzdükçe dal parçaları Hiddetli bir rüzgârın koynunda güneşi özleriz Her gün batımında çöreklenir gönlümüze hüzünler Göğsümüzdeki camdan kuleler yıkılır birer birer Tarumar sesler biriktiririz terli avuçlarımızda Firari bir sonbahar çalar sahipsiz düşlerimizi Aşk tükenen bir mum gibi avuç içlerimize akar Milin içine aldığı köprüler devrilir derinliklerimize Korkak masallarla büyüyen çocuklar koşar enginlere Hep aynı fotoğraf karesidir fütursuzca gizlendiğimiz Yağmur önce rüzgârı öper ve ardından toprağı besler Aşk künyemizin derinliklerindeki ışıksız kanyondur İlerledikçe yeni umutlara gülüşlerimiz vedalara alışır Hep eksik kalan o şarkının güftelerini ölümle bölüşür Sarılıp iç sesine aşk hızıyla ışınlansam ben yanı başına Kahvendeki yudum olsam, bir telvece tutunsam dudağına Silsem mesafeleri günlüğünden, uzansak aşkın çardağına Sen nakaratım olsan, aynı şarkıyla yürüsek aşkın kırlarında Çözülse ellerimizin bağı, dokunsak geceleri gökteki dolunaya Kopsa gönlümüzün özlem bağı, çiçekler eksek birlikte kırlara Göğsündeki mağrur ülkeye sığınsam yar, yürüsek mutluluklara Sarar mısın yokluğumu bile yar, gider miyiz o ıssız saman yoluna! Selahattin YETGİN |