KARA HEVES
parçalara bölünmüş vitray gibi halim
her parçada ayrı bir renk, her renkte ayrı bir hikaye.. uzaklara uçuşumdan önce, hızlanıp kalkışım için bir düşüş, bir parça endişesi çok önceden hazırlanmış işte.. yollar ağaçlarla kaplıyken, denizler sessizce köpürürken, bir dava gönlümde koparken, ne bir tarih var aklımda ne de bir trajedya.. kendi yazımda boğulurken, içtiğim su ısınırken, bekleyiş artarken, kalbim çoktan emekliye ayrılmış. bir banliyöde yaşarken, sensizliği umarken, yalnızlığım artarken, içimde nukteler hala devam eder.. bir tepenin üzerine yerleşen yeşil ve sarı yapraklı ağaçlar gibi, belli uzaklıklarda gerçekliğe ruhum, nasıl bir eğitimden geçmişse kalbim.. bir taş ocağı misali, düzlüklere alışık değil halim, volkanik kayalardan yükselen, mıcırın toz ve dumanına alışmış ellerim, kum taşı, mermer, kireç taşı, içsel halimin dışa vurumlarıdır sadece.. bir ruh üflenir içime, adına kendim aşk desem de, bir ruh ki içinde var yaşam, aşık olan bir ruh ki, yaşatır benliğimi serin tepelerde.. bir madenci gibi ararım onu, öyle bir rol ki düzenlenmiş hayatıma, hem yumuşak hem de sessiz.. mücadelem de burada balşar işte, onsuz bir mücadele aman ne de iyi, en güçlü olmak fikri çelmiş aklımı, hem sert hem de gürültülü, olsun bunlar olsun dostum, dost düşmana her daim farklı görünsün, ruhuma ilelebet senden devam etsin akınlar, onsuz bir yaşam ile mücadele eyleyeyim yine.. |