BÖCEK +2 ŞİİR
BÖCEK
hüzünlüyüm bu akşam kan doğradım gözyaşlarıma bir böcek misali ezilmedim, ezilemedim ya; bir böcek gibi yalnızım rüzgarda. hiç mi eğilmedim önünde belki durmak için zamana karşı belki de bir yarışın sonunda yenik düşmemek için ki kimbilir derdi tasası ne idi hangi gün kimin için terketmişti belli ki o da beni böylesi hiç sevmemişti, sonrasında da ah o mavi ve evet, mavi alevler geldi canlandı önümde ben ise ben değilim demek için daha çok açılmaya uğraştıkça sana ve en azından bir böcek misali ezilmemek için tonajında kendi hayat ve bitab halime hiç ama hiç aldırmadan ilerlerken ne oldu ki gökte turnalar göçmü ettiler başka yerlere yoksa serin sular kuyulardan dökülmez mi artık ellerine ne dediği belli olmayan bir varmış bir yokmuş masalları içindemi kaldı hayalimiz ya da hayalimizden önce de varmıydı birileri, eğer vardıysalar söyle nerededir şimdi gölgeleri ki o gölgeler sürekli takip etti beni beni sarsan, benliğimden önce gelen garip yolcunun iç parçalayan hikayesi gibi söyle hangi demirde bağlıyım ben ya da beni bu kadar çok yormadan önce kendi kimliğimi bulamamışken aynalarda bulamamışken garip o sakin ve sessiz yansılamalarda söyle sen buldun mu yoksa bulacağım diye daha çok mu erittin beni kendi benliğinde erittiğin diğerleri gibi veya benden önce de birileri geldi mi kimi bazısını sormak için, şimdi şu anda gök yarılsa da yeniden dönsek o garip yolculuklara, martılara sessiz çığlıklar atsak ta yeniden varabilir miyiz seninle aya.. ne dünden önceki ne de koyu bir mavilik gibi kaplar benliğimi, kaplanlar sanki tutmuş gözlerimden beni, korku dolu halime tecellim nedir bilemem ki, hüzünlüyüm ah hüzünlü bu akşam söyle heykellerim nerede şimdi, heykellerim nerede ve ne zaman konuşmuştum onlarla, yoksa ben de mi kaybetmiştim aradığımı ara sıra, bendeki var olmayan mücadeleler ışığında yeniden yenik düşmek için mi çıkmıştık yollara.. söyle ömründe dinlediğin müzikler nerededir şimdi söyle sen de öldün mü kaldın mı yollarda benim gibi, çay demlediğin çaydanlıktan dökülürken bir damla daha gözyaşı, söyle sen demi yaktın ellerini ah benim gibi.. ah benim vah benim gençliğim gibi, yıkılıp giden her günü tekrardan yaşamazdan önce kaybeden ben belki de daha fazla kalmamalıyım buralarda, diye diye sönüvermişim işte. daha doğrusu, bir dağ başında, elimde kendi satır ve palalarımla dünya benim umurumda olsa da, kiminle kalsam ya da kalmasam bir böcek gibi karar veremem ki ben. dünya kendine kendi müziğini eklerken, yabancı kaldığım şeyler beni şaşırtırken, gölgeler hep o aynı garip oyununu tazelerken söyle neyim neyleyim ben ve, kime ağıt yaksam bakarım ki cesedi duman olmuş, yarınlara kala kala bir avuç gölge kalmış, yanıyorum desem, gidiyorum desem, yine de seni anlatmaya söyle yeter mi kelimeler.. kelimeler ah o kelimeler, beni deli eden çılgın kelimeler, bir böcek gibi içimde gezinen, garip ve sonu gelmez yalnız kelimeler.. HANÇER yasak edilmiş bu aşk kalbime yasak hem ateşi de bir kanun gibi gönlümde ateşsiz silahım yasak artık derdime kama, hançer adı ne olursa dert, devran, dönem ne zaman olursa yasak saldırmak kalbime silah, adı ne olursa yasak işte yasak anla işte; eğri ve sivridir ucu batar durur gönlüme ağzı çift ve korkunç bir kavis ile vahşidir tavırları hançer kadar da vurgun gönlüme bir kama veya pala saplanır yüreğime kılıç adı, kabzasında motifler işte son silahım enli ağzı dayanır boğazıma saldırma, saldırma artık bana! ESNEK bir cisim kadar ruhsuzum bu akşam bir cisim, üzerine uygulanır kuvvet hamur gibi sanki oyun için aman ne esnek halim pek bir gevşek, kalamam diri senin için.. yaymıyım gecede esneyen yoksa sünger gibi içe çekilen ya da lastik gibi esneyen söyle neyim ben.. söyle, söyle nerededir sabitim söyle eşittir neyim neyleyim söyle yoksa ben mi kalpsizim esneksem söyle nedir benliğim bir cisim kadar durağan kalbim ah bu akşam, üzerimde var amansız bir kuvvet; çamur gibi akamam, ne de oyun için esnek anla işte halim pek bir gevşek, kalamam diri senin için.. yoksa ben de mi yapıldım başka bir şeyden esnekliğim gelir dinamometremden fiziksel halim karışır ruhsal halime kalamam diri senin için.. |