Mevsimsiz Ağustos
Ah ne düştün ağustos?
Seni ödünç aldığında ten İki çizgi arasında zamanın En uzun sürgünü Uyanmayan kar gibi mevsimsiz Düş biliyor uç uç böcekleri Dili geçmiş zamana Kutsandı kambur yeşil sunağında Kiri paslı dalına asılı yaprağın Sarılmış Ağustos’a fistanı bindallı Alnımda kirli tuz birikintisi Yolcu taşır şakağa Gün düşer taş surlara Çelik çomağa küsmüşken çocuklar Ceviz yeşili kokar Ağustos Köklerim çanak dolusu ter Şafak sökerim yaz sıcağında Tandır alazına pişer günah/sızlar Dudak izi kader taşır bardağa Bir çökertme oyunudur Ağustos Bir çocuk sığmış Sıkıntılar sarılı buruşuk gövdeye Sığdırmış ceplerine camdan bilyeler Bilyeler ki her çırpınışta çığırtkan Öğlenler yeniden yangın yeri Ağustos’ta |