OTUZ YAPRAKLI GÜL ŞEHRİ DÂRENDE’YE… (*)
Baharla birlikte belki nazlanır
Boz bulanık akar O’nun selleri. Âdetâ okşuyor vakt-i seherde Ilgıt ılgıt eser O’nun yelleri. Çok farklıdır endâzesi, malası Zengibar Kalesi, Tohma Havzası Ne bir eksiği var, ne de fazlası “Otuz yapraklı”dır O’nun gülleri. İşini güzel yap bırakma şansa Bilim, ilim değil, eğer ki zansa Aşkın nârı ile her kim ki yansa Dosta doğru gider O’nun külleri. Sakın aldatmasın köşk ile yalı Helâlden değilse neylersin malı Öyle lezzetli ki kekik ray’halı “Anzar”ı aratmaz O’nun balları. Yığılmış üst üste gam ile keder Zannetme ki dünya hep böyle gider O kadar tatlı ki gönlü mest eder Ruhları okşuyor O’nun dilleri. Bedeni örtmeli ruhun giysisi Kolay değil adam etmek huysuzu Somuncu Baba’sı, gülü, kaysısı Farklıdır yeşili, O’nun alları. Elbet bir olmalı özüyle, sözü Ayağında gerek mü’minin sözü Mevlâ’ya çağırır kemanı, sazı Farklı ses çıkarır O’nun telleri. O hazzı, lezzeti bilenler bilir Hâl hatır orada en önde gelir “Gönül ayağıyla” yürür, yükselir Ne güzel bir hâldir O’nun hâlleri. Cemre gibi düştü içime sızı Kesme hizmetteki o güzel hızı Tesettüre uyar gelini, kızı Hayâ, iffet kokar O’nun şalları. Haram katma elindeki pidene Canım fedâ, kör nefsini güdene Açıktır kapısı; gelen/gidene Şifâ dağıtıyor O’nun elleri. Dergâha girenler tâzimle girer Âdetâ gönlünü yerlere serer Bu yola kim girse murada erer Ne güzel bir yoldur O’nun yolları. Nice güzellikler saklanmış sırda Gönül kırma n’olur; çok şeyler kırda Öyle bir kap ki bırakmaz darda Tutunacak daldır O’nun dalları. Rabb’im sırlarını bizden saklıyor Kula belâ verip sabrın yokluyor Gönlünü herkese açmış bekliyor Şefkâtle dopdolu O’nun kolları. Kendini birden de bir eden Allah Bizleri kendine yâr eden Allah Her şeyi yok iken; var eden Allah Kullar ne yapsa da O’nun kulları… Hanifi KARA Not: Bu şiir 2002 yılında Darende Somuncu Baba Vakfı tarafından düzenlenen şiir yarışmasında 3.’lük ödülü almıştır. |