Dil ayrık/
Dil zeban/
Dil susak/


Bu yüzler;
Sanrısı bozuk düşlerin
Kitaba/kaleme ve şiire düşü
Derdim güvercin sürüsü derdi
Ötesi can sağlığı…


Ve suskunsak/
Kursağımızda acı payam
Süpürülse elimizden buğday eziği
Tükürülse eşiklere/
Çünkü türkü sol
Ağıtsız bir günün
Çaylağında neşe/


Canın kaç kuruş kardeş!
Kaça kiralı bu gülüş/


“Bu kadınlar civan türküleri saklar dilinde
Sözlerinde cumartesi yanıkları…”
Metine bir Fadime helaldir/
Gökleri sağar yüreği...


Ayvalar Cengiz de
Sararırken suratı
Ölüme çiçeklenir
Cenk eder Ali


Haziran!
Ölmek ne zor sende
Çiçeklere can verirken saçların
Kaşları ayrık zaman kesiği
Çimlere yüz sürerken/
Yüzler soldu bakışlarında


Mezarlar dolar gözlerde
Gözler sinik/gözler yaşlı
Kanar haziran toprakta
Su gibi ateş gibi ruh gibi


Kirazlar çiçek/
Kan dudaklı çocukları öpüyor
Gün kızarıklığı…


Kömbe dudaklı çocuklar kanar
Ölüm kalleş ola adın/
Bıyıkları terlemeden
Kaç adım/kaç adım