Bitmeyen Efkàrım...
Sol tarafım okadar hüzünlü ki yitirilmiş duyguların ardından...
Eksikliği belli oluyor gidenlerin ve gitmek zorunda kalanların. .. İnsan kaybetmiştir var olabilmek için sukuneti. .. Ben var olmak için değil, yitirilmiş duygularımın varlığını anlayabilmek için susuyorum... Kör karanlığında savrulurken kaderimin, girdabım olan denizi kaybetmeye mahkûm kaldım minik bir sandal misali... Seven insan direnmesini bilmeli, kaderin masum ama hilekâr oyunlarına... İnsan severken başka tomurcukları, elindeki kır çiçeklerini farkında olmadan düşürür bir daha alınmamak üzere... Düşen kır çiçeği ki , kaldırıldığında üzerinde hüzün tanecikleri oluşur ,,kaldıran masum görünümlü elin ihanetiyle... Ben ne minik bir tomurcuk nede kocaman bir kır çiçeği oldum kaderimin bitmeyen efkârıyla... Kalemim kırıktı zaten gidişle küçük sevgilimin.. Hükm-ü aşkı veren hakim sürgün kararını o ölünce almıştım. .. Sürgün olduğum aşka söyleyin ; ey aşk sen tende değil candasın... |