KIMILTI
Güneş yine dağlara yaslandı
her gün kendimizi avutuyoruz kaybolan zamanın içinde yorgun o kadar kolay söylenirken sevgi sözü bir o kadar da kolay kırılganlığım işte bu yorgun saatlerde akşam kaygılarımız birbirine ne kadar benziyor Ve.. ne kadar da tanıdık devam ediyor kuş gibi yüreğimiz yayan yapıldak bi çare sırça cam gibi düş kırıklığından firari yaşamak tömlet altında duruyor Notre dame kamburundan farksız avuç içine sığdırmaya çalıştığımız mutluluklar sıyrılıp kaçıyor elimizin altından güpe gündüz çamaşır teline astığımız tül gibi mandalından altından sıyrılıp kaçıyor rüzgarlara takılan tohum gibi şımarık zaman bam teline basılmış kükreyen deniz çarpıyor sert kayalıklara ramazanda patlayan top kadar sabırsız yüreğimiz geleceği olan yarınlara işte öylesine sabırsız akşamdan kalma yağmur çukurunda su birikintisindeki çamurdan yuva yapan kırlangıçlar gibi bir çocuk misali tırmanıyoruz düşe kalka yürümeyi öğreniyoruz bir cambaz edasıyla pamuk ipine bağlı düşüncelerde sabırsız kımıltımız her an biraz daha çoğalıyor karın doyurmuyor kuru aş kur sevda iş istiyor... daha iyi yaşamak için aş istiyor... karın doyurmak için eş istiyor... bir ömür beraber yürümek için hakları memleketim gençleri.. Nurten Ak Aygen 12.05.2015 |