Vakitsiz bir nem düşerse bağrına
bir türkü tutuştur diline
ya da acı bir şarkı bağla
bir cigara avucunda söner gibi,
gurbet sılaya döner gibi Sahara...

-•-•-•-•-•-•-•-•-•-•-•-•-•-•-•-•-•-•-•-•




avuçlarını çözer öyle bir okşardın ki
sanki "tahrip gücü çok yüksek"
el bombaları patlardı yanaklarımda
asılır kalırdım, ilmeksiz, suskun, kelimesiz



korkma!
en fazla on iki saat sürüyor Sahara
gece gibi bir yalanın makyajı da
çay demlersin arada
biraz daha kalsın diye
dilindeki vatansız şarkılara


göründüğünden kolaydır
tüm ölüleri gömmek
"teri soğumamış bir ayrılık" sonrası
sanki bir katliamdan sağ kurtulmuş tek kişiymişsin gibi
çok çok çözersin kömür karası saçlarını
az kısarsın ışığa zümrüt gözlerini




sonra esnek bir kumaş gibi
sarılmak sessizliğe
dibine düşmek karanlığın
sakın korkutmasın seni Sahara
tüm patikalar kucaklar yolu bir yerde
yeter ki yoruldum deme
yeter ki vazgeçme!



ki en çok O’na süslenir zaman
tütünden balonlar uçurursun sık sık, duman duman
buralarda hayat yok
senin nefes aldığın yerde yaşam
hiç kırma ümidini Sahara duyulur
duyar (!)


yetse dibini bulmadan anason denizi
beyninde konaklarken sirenler
boğabilsen şöyle bir güzel ıstırabın sesini
ne vapur geçer boğazından ne bir gemi
bir cesaret yudumlarsın Sahara
bir o nemi!



rahatlarsın belki
tansiyon aletleri gibi
yakalayıp bileklerinden ölçebilsen desibeli
yangın yerine çevirip söndürebilsen ateşi/ni
bilebilsen kaç derece ateş kül-kul-eder bir yüreği
her ayrılık hani biraz ihânettir umutlara Sahara
hangi şarkı örterse bir ihânetin üzerini
biraz kahpedir hani




tüm dalgalar senin olsun artık
çığlığımı giydirdiğim tüm martılar
ipini koparmış bir gemi
kimden/neden korkar ki



hadi Sahara
ya çöz avuçlarını
ya çek i/pimi






ToprağınSesi






( Bir şiirime daha o efsunlu sesini bahşeden sevgili Funda Sağlam’a sonsuz teşekkürlerimle...)






.