7
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
1437
Okunma
Ele avuca sığmaz
bir bulut bir bulut daha biniyor sırtıma
boşuna çabalıyor
bu çekişmeyi de boşlamıyor
baktığım ayna gerçek
yürüyor o zaman her gün
biraz daha ağırlaşan adımlarla
biraz daha zorlu yük ardında
arada bir çook ötelerde
küçük bir alev gibi oynaşan
bir güneş damlası görür gibi oluyorum tepelerde
işte ona doğru yönelmek istiyorum
ama oda uzaklaşıyor benden habire
onu gelecek diye adlandırdım belkide
çok yorgun koşuyor koşuyor
kendi düşüncesini silkinip atmaktan
yerli yersiz kurguyu ötelemekten
denizden uzak
ama yakınlarda ki bir göletten
martılar tünemiş çatılar görünüyor
oturduğu yerden biraz ötede
çimlerin arasında beyaz papatyalar
solgun bir gün
dağların yamaçlarında gölgeler
menzilinde bembeyez kaplayan kar’lar
takıldı gözlerime
ağaçların dallarını titreten hafif rüzgar
yastık ucuna oyalanmış dantel gibi
uzanıyor önümde başı karlı dağlar
hadi dedim kendime
hadi kendine gel
bu nasıl bahar
cigaramın ucunda ki kül
unutulmuş bir şehir
kayıp gidiyor gözümün önünden
önce ağır ağır
sonrasız bir ömür
birazcık beni dinle
kimlerin umurunda saçına taktığın bahar
kur yaptığın aynalar
doğruyu söylüyor mu
söylese kırılmaz mısınız
her doğru yaşanır
fakat biraz anlaşılmaz
adını sen söyle benim bildiğim köylerin
sihirli bir değneği var elinde
her mevsim değişiyor
her mevsim yoksun
gün görmemiş
dualar saklı avuçlarında
başına çelme takmış kadınların
sırtına sardığı sabilerin
sevgilerini söyleyemese de
dudaklarının uçlarında sırlı
bakışlarda gizli
söylenmemiş sözlerin..
Nurten Ak Aygen
25.04.2015
5.0
100% (18)