Yıldız Dokunur Suya
sabahın koyu beyaz göğsünde
hazırlıklı mısınız ölmeye şimdi göz uçlarımda biriktirdiğim rüzgarın taşa esnemesi taşın duvara gölgeli yüzüyle karartılarını yansıtan ağaç inandıramazlar bir birimize benzemediğimize kırılsa dalgalar köpükleriyle dövünüp girintili çıkıntılı oyuncu ve turuncu başıyla şakalaşan havalar oturup yorulsa kalbimin kalbine değdiği yerde nefes almayı unutur muydu bilmiyorum ha bide çiçekler bitecekler diye korkuyorum aya doğru tutkusunu yitirse mavi gözlerini örtüp korkusuyla avunan bir aşk yanardı pencerede salkım saçak manolyalar pembe dudaklarıyla toprağa değen üzülen mırıldanan sevinen yıldız dokunur suya ıslanır paha biçilmez bir mücevher olurdu gece rüyası aynı budakta çatallaşan sevda titrese esnese uyansa ve bir sabah sislerin gezindiği şarkıda tekrar edip yollarımızı göğün gözlerinde buluşsak uyusak uyanmasak bir daha. |