NE SANDINsen değil misin yüreğine ulaşan dalgalarımı kıran bir martının göğsüne sinen sesim sana çarptıkça geri döner sürekli engellenen aşk daha ne kadar son nefesi için çabalar vurur kendini bilinmezlik girdaplarına kaybolur ne sanmıştın ki sen hala yüreğimde mi çırpınır soluğun. çamur deryası kalbin bastığım yerde izi kalır topuklarımın doyumsuz bir nefsin gözleri şaşı bakar da görmez baktığını akar boş gördüğü gönlün arkına bir zaman sular çorak toprakları sonra geldiği gibi kaybolur uzaklara. duydum ki her gece ama her gece beklenen selamın yolunu şaşırırmış başka bir camın ardındaki koyu karanlığa gömülürmüş olsun gez gör demeyeceğim bilinmez diyarları soyu sopu belirli bir aşkın tohumlarıdır içimde ağırlık yapan doğar bir taşın yosun tutmuş yanında kesilir göbeği eski anıların hançeriyle kanar doğduğu yere gömülür nasılsa. kan kaybından ölmem ben merak etme damarlarım kesilmeye alışkın gururun parmakları bastırır bir zaman sonra kesilir nasılsa. istediğin gibi olamadım biliyorum bir dilenci gibi yolunun üzerine eski mendilimi seremedim bir gülüşün için harcamadım ömrümü hep bir adım önde bir adım geride kaldım sana alnımda daha önceki aşkların kavgaları kahküllerim gizler izlerini seni de saklarım güneş doğmayan bir ülkenin ufkunda hep gecedir nasılsa orada karanlık yumulur üzerine yalnız geceleri görünür siman seni her an özlermiyim sandın yıldızların ağıtlarına bıraktım ellerimi uykunda sevecekler seni. Ayvazım DENİZ |
Kul Figani