Yar Gider Özlem Kalır
Yoksa,
Özlemin kokusu bakışlara sinince Gel de şahitlik et diyenin olmadı mı daha...? Bir el sallamak bile çok görüldüğünde Vefasızlığın en gözü karasıyla Sırtından vurulu akşamların Sancısı damlarmış gecenin kucağına... Böyle ahkam kesermiş işte, Böyle ahkam kesermiş kapıyı çarpıp gitmeler Hadi eylül sonralı dalıp kalmalarda Hatıralar birer birer ağırlansın da, Daha ilk gelenle Selam-sabah faslı bile bitmeden Gözyaşlarının öyle erkenden uğurlanması da nedir...? Hem, hüzün artığı vakitlere takılıp Başı öne eğik hıçkırıklarınla Ezgi ezgi dolanıp durmayı da bırak artık... Bir bayram arafesinde konaklar gibi Gülüşlerini baharla kınalamak Daha çok yakışıyor sana Ahh benim, Habersiz yar gelişlerine Çığlık çığlığa koşup sarılmalar saklayanım... Ahh benim, Sevdasının barınağını Gece gündüz sadakatla paklayanım... Hele bir el at hasretlerinin cebine, hele bir el at... En çok, En çok saçlarını okşatmaları mı doldurmuşsun yoksa...? Gözlerini gözüne kestiren Buğulanmaların çöküşünden belli ki Bir yara misali kapanacaklardan değil Sonraya kalmış özlemlerle yamalanan bu afak... Sen yine de biraz göz ışığı dök Elleri koynunda bekletedurdurduğun yollara Belli mi olur belki de, En gece bir vakitde çıkagelir şafak Yarınlara yol gözleten bunca umutları Hayallerden koparıp koparıp alsak da Sen yine de hala Hayırsızlara bel bağlamanın kırıntılarından Boşuna bekleyip durmalar mı toplanır diyorsun...? Oy beni oy... Yorgunluğuna sığına sığına Teri tükenen ömürün Tırmanacak yokuşu da mı kalmıyormuş...? Hele sen Ferhat’ın sevdasından kalma Bir tutam sabahlamayı Uykularına hatır gönülden saydır da Diyeceğimin ağırlığınca Sırtına dağları giyindiği olsun... Neylersin ki, İhanetin adresini cebinde taşır ayrılıklar Değil mi...? Gönül kolunu sevdaya kaptırmaya gör Nasıl da, Canan gelir can alır Değil mi...? Hayırsıza hesap kitap yaptırmaya gör Nasıl da, Yar gider özlem kalır |