ŞİİRİMİ VUR YÜREKLİ İSEN
Senden kalan bir sahil lokontası
İki sandalye Bir masa... Onlarda olmasa!!! ... Uzak bir pencereden bakıyorum sana Ellerin, saçların, Yüzün aynı İncecik parmakların Kibar gövden Yaprakların ... Benim gözümle görsen Yaprakların ne çok sen. Ben bir dağ çiçeği idim Sen üstümden geçip giden kırlangıç İsyanları kendime büyüttüm hep İntiharları öfkeme Sevgiyi sana... Sanma seni unuttum. Şu kaderin cilvesine bak En sevdiğim sayfaları çeviriyorsun sen O nazik, İnce parmaklarınla Bense senin sevmediğin bir yerdeyim O köy tuvalinden gülümseyen kalabalığım la. Şiire iltica sebebim sin Senden kalma bir ihtilalin sancısı bu Sen gidince bir şehir yıkıldı içimden. Bir deniz kabarıp taştı sokaklarıma Sahilinden yürekli bir çocuk geçti Martılarla çığlık çığlığa. O buz tutan gecelerde Bir serçenin yakarışıydım hep Bir çocuk ağlamasıydım cami avlularında Kır çiçekleri kadar beyaz. Alıp gittin ellerini Ellerim göğsümde öldü heyhat. Bu kaçıncı şiirim sana Kaçıncı yazıp yırttığım sen Bütün türkülerim boşa gitti bir yüzü yanık. Sırtıma yirmi üç mevsim Yirmi üç zemheri giydim ben Üşüdüğüm bütün kentleri yıkmak geçiyor içimden. Şimdi ellerin ellerimde olmalıydı Adını alenen yaza bilmeliydim şiirlere Duvar diplerine sinmiş bir militan gibi Göğsümde saklı kalmamalıydı yüzün. Her yeri maviye boyamalıydık Ve bir kuş kadar özgür olmalıydı aşk. Artık toprak kokularını seviyorsun umarsız Yüreğin çimen kokularına sürgün Bense denizin kokusunu sevdim hep Deniz kokulu saçlarına vurgun. Bu hazan vakti Yüreğine sıkıyorum bu şiiri Belki saçlarını okşayacak bir gece vakti Belki gözlerine dokunacak benden Belki yüreğini yağmalayacak uzak şehirlerden Bu gün bütün nüshalarını yaktım sensizliğin Artık ne kadar vursan ölmem ben Haydi çek silahını Vur mısralarımı Vur şiirimi YÜREKLİYSEN. Aydın YÜKSEL-ANKARA 24.03.2015-SALI-23.30 Şiirime sesini veren Ahmet ORMANCI hocama saygı ve selamlarımla teşekkür ediyorum. Yüreğinize sağlık hocam... İyiki varsın. |
Konuşacak olsam birkaç sözüm var
Zor günlerden acep nasıl hal geçer,
Yüce dağ başında eksik olmaz kar
Dağdan belden acep nasıl yol geçer.
Sevgi ormanını cahil bitirmiş
Verimli toprağı yel, su götürmüş
Dirliği düzeni herkes yitirmiş
Susuz elden acep nasıl çöl geçer.
Yarim ummanlardan gitmiş öteye
Hasret çekmek bana yardan hediye
Yar yanına herkes söyler git diye
Deniz gölden acep nasıl sal geçer.
Güzel becerikli yarimin eli
Sazıma ses verir saçının teli
Endamı narin de incedir beli
Kemer belden acep nasıl bol geçer.
Akgerdanı tane tane benlidir
Duruşu iyidir beyaz tenlidir
Hoş tuttuğum ancak yarin gönlüdür
Yar dalından acep nasıl kol geçer.
İSMAİLOĞLU’yum hakka eremem
Önümde enğel var naçar gidemem
Arı olsam çiçek, kovan bilemem
Peteklerden acep nasıl bal geçer.
---- 05.08.1968 - Adana
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ
............. Değerli şiirinizi 5 puanla beğenerek bir şiirimle selamlarımı sunuyorum.