Ütopik Renkler
Bir günlüğüne ben ol, benim gözlerimden bak hayata
Benim ayaklarımla tırman yokuşu Benim kalbimle sev insanı ve benim vicdanımla sar yarayı... Gurur bilme cebindeki parayı Ölmeden tanı cenneti, cehennemi Sen de Allah’ın kulu, ben de... Aynı güneşle ısınıyor, aynı güneşle aydınlanıyor tenimiz Aynı gök kubbenin altında yazılıyor kaderlerimiz Eşitliği bozan yanlış algılarımız!.. Evet; bir günlüğüne ben ol! Benim gibi düşün, benim gibi yaşa Madem ki, sevmeliyiz Yaradan’dan ötürü yaratılanı Öyleyse bir günlüğüne sev beni ve öğret bana Nasıl anlaşılır zenginle-yoksul farkı Sen paradan, ben gönülden zengin Acaba kim daha zengin?.. Yaşamı küstürmeden, ölümü uyandırmadan Eşitlenmeli hakkımla, hakkın Ne sen benden fazla, ne ben senden eksik Toprağın altında cümle alem eşit... Gecikme! Tut sana benzemeyenlerin elinden Yokla aklını! Ve otur yoksulun, açlıktan ölenin sofrasına Umudu, kuru ekmekte bulan zavallının gönlüne su serp Huzur taşı, sevinç yükle hayatlarına Sen yoksul, o zengin olsun bir günlüğüne!.. Yani ben ol! Yani benim kadar uzak kal bolluğa, berekete!.. İkimiz de biliyoruz ki, buluta girerse ölür güneş Gölgelenir hayat, ışığı kaçırmamak gerek!.. Öyleyse ben ışığı, sen karanlığı kucakla Benim uzaklığım kadar uzak ol zenginliğe Sofran boş kalsın, açlıktan nefesin koksun Gökten yere in, toprağa değsin ayağın Yalandan olsa bile, yoksullaş bir günlüğüne Ben çıkayım bu kez göğe, ütopyam renklensin... Bitmek-tükenmek bilmeyen şu koca hazinem, Gönül zenginliğim, hayatla bayramlaşsın... Senin de gözünü Allah doyursun!.. Rukiye Çelik ANKARA/ 15 Mart 2015 |