acı halin sarkık kolları1- Efendim gözyaşlarınızdan belli turnalar kondurmuşsunuz gözlerinize göksel çarpışmaların hengamesinde parçalanan -düş kırığı - yakamozlar düşüp tutunmuş kirpiklerinize 2- Alnınıza şafak süzülmüş Akdenizcesine Ege’nin yıldızlı vakitlerinde esen fırtınayla ıtır kokusu devrilmiş habersizce bağdaş kurmuş kakülünüzün kıyısına saçlarınızı öpmüş kızıl dudağıyla 3- Efendim: siz benden bihabersinizdir; -kısaca anlatırsam- evreni yaktığınız ateşin şavkımasıyla aydınlanan Yusuf kuyularına tutkun ateşli uyku çoçuğuyum ben biliniz ki nicedir maverâyı arşınlayan fakir mâşûkunuza gözlerinizin içinden gülümsüyor hayat hangi yıl, hangi kıtada, hangi iklimdeysem mevsimlerin şakirtliğini öykünüyorum 4- Efendim bahar kadar kar/arsız sabrım tufan’a uğradı kesik yağmurlarla köpük köpük döküldü denize dizlerine kadar ilkbaharım hep yarım kalmış dizlerimden yukarısı kar yağmadan düş kuran kardanadam kendime ellerimde büyütüyorum zehirli çiy tanelerini sabahlara kadar irkiliyor, tekrar diriliyorum -sizi- varsın ölüm sizden kalan yollarda gelsin ateşlenen yanardağlarla arınsın günahlarım 5- anlayacağınız mevsimler gibi size büründüm her akşam ufukları kamçılıyorum bu yüzden affedin günahkâr gözlerimi gizlice buldum bakışlarınızı izin verin gözlerinizin gölgesinde uyanayım her sabah olmasa bile yalnızca bir sabah yeter bana |