sadakat
Bir Erguvan ağacı dalında biten
Sezai Karakoç’un sadakatinden düşen Hiç olmayan, yazılmayan görülmeyen Yıllarca bekledim sen misin gelen? Göz göze değmeden erozyona uğrayan kalbimiz Enternasyonal olgularımız, Üşüyen ellerimiz Mevlanadan nasipsiz gözlerimiz. Okumadık isanın müjdesindekini Ve tatmadık şarap olan üzümdeki şerbeti Ama bekledik Meryem’in hurma ağacına tutunduğunda, Çektiği iç çekiş arkasında. Koşulsuz sevdik Cemre düşüşünde, kapı çalınışında Vefayı sakladık Mehdinin kılıcında Bir sabah özledik Sadakat yokuşunda. /@koyusiyahli |
Şiirli günlere...