ZÜLEYHA
Taş mı bastın bağrına, ses vermiyor çağrılar?
Diz vursam da gelmezdin, biliyorum Züleyha Sevdim diye başımdan, gitmez oldu ağrılar Ben kendime söz verdim, geliyorum Züleyha. Sana nasıl anlatsam, yanıp duran şurayı Senin için yaptırdım, gönlümdeki sarayı Arada bir selam ver, uzak tutma arayı Ben hâlâ eski evde, kalıyorum Züleyha. Meraktayım bu aşkın, sonu nere varacak? Adını zikrederken, sanki kalbim duracak Lodos böyle eserse, bu dalga kuduracak Havadaki kokuyu, alıyorum Züleyha. Belki böyle olmazdı, düşmeseydim izine Fırsattan istifade, ateş attım közüne Aralık tut demiştin, acımadan yüzüne; Kapattığım kapıyı, çalıyorum Züleyha. Aşk oduna bu adam, uykuları yitirdi Deli sevda yolları, aımadan götürdü Kuş kadar aklım vardı, yedi beni bitirdi Sensizlik diyarında, ölüyorum Züleyha. Bir nebzecik değer ver, zannetme ki karınca Yolunda ölemem mi, karınca kararınca? İbrahim’e el salla, ol menzile varınca Nemrut’un narı söndü, gülüyorum Züleyha. Yeter göğe ulaştı, Necati’nin avazı Nasıl geçti bilmedi, yazı, kışı, ayazı Farz diye emredilen, beş vakitlik namazı Faiziyle birlikte, kılıyorum Züleyha. Korkmadan bir başıma, geliyorum Züleyha. 06.03.2015 Necati OCAKCI Antalya |