HALDEN ÖTE, DERMANDAN ŞÜKRE
Gül kokulu sabahların bir gününde
akıl ile ruh saf tutmuş gönül dergahında, biri hüzün ile secdeye kapanır diğeri şuurundan çivili dönmez dili,görmez gerçeği. sevgilinin varlığı için cennetin yollarında sürünür ulaşamaz ne sevgiliye, ne cennetine bir hasatlık ki dermanı zehirde sanır uzanır elleri. yüreği bir kuş gibi kabeden taşır saf sevgiyi sevgiliye bazen nöbetleri olur hıçkırıklarla,karanlık odalarda ışığa hasret, sağır gönüllere taş olup oturmak dileği ile söndürür hedefine adadığı meş’alesini artık meselesi. tutunacak dalı baki olandır. çevresinde oynaşır renk cümbüşü ,vaat ederler niceleri ya , dünya hazını görmez mil oldu gözleri vuslata tüm hasreti susuzluğu sonu önceden belli rüzgar gibi geçen sevdaları günahın perde deki yansıması hoş olur ecel ile şarabın tadı haşa teraziye konur bir vesvese ki başı döndürür insan bu sol yanında yitiriyor emanetini tüm sözlerini kalbi yıkık sonsuza ermek niyeti ile onarılmaz beşerin hamuru ile nefesin değerine değer ölçenlere, illet kapısına dayanınca çıkış yolu arayanlara şafak sökülür hakkın arzı ile karanlığa üstünlüğünü gösterir görmeyi dileyip,gönlünü sonsuzun takdirine bırakanlara benim gönlüm doldu taştı ilelebet muktedir ile beden dili sen iken, gerek yok anlamayanlara dön dolaş çıktım,hakkın nur-u ilahisine dileniyorum ki bir tutam af ola ...sessiz ÇIĞLIK... |