İÇMEYECEKTİK O SON ÇAYI
Başından belliydi çekip gideceğin
Palton bile emanet duruyordu ıslak iskemle üzerinde Aklımı bıçak olup kesen ölü bakışların hâlâ aklımda İçmeyecektik o son çayı; Şehrin ayazı mı çaldı kalbini de böyle can alıyordu sözlerin Bu son baharımız mıydı seninle biten Böyle söke söke alacak mısın solumdan her şeyi Boğazımda düğümlendi o son bakışın İçinde geberte geberte aşka dair ne varsa Döküverdin önüme birkaç kıçı kırık ayrılığı Işıklar vurdu koskoca şehri alnının tam ortasından Bir ateş eden gözlerin aklımda, birde kahrolası ciddiyetin Yalanlamaya kalktıkça sıkıyordu damarlarımı bir şeyler Kendi kendine yanan o kokusu beter sigaran bile değildi umurumda Masanın üzerinde bir alyans,iki boş bardak,bir çakmak İçmeyecektik o son çayı; Sanki az sonra sallanacak boynumda masadaki halka Küçülen göz bebeklerin her ne kadar yalanlasa da var oluşunu İnanmaya mahkumdum az sonra göreceğim ayrılık sahnesine Ezber bozan bir düşmana dönüşün hiç çıkmayacak aklımdan Belkide en hızlı seni kazıyacağım yarım yitik hafızamdan Bir kaç ağlama nöbeti sonrası, güneş doğacak felç olan sabahlarıma her şeyden habersiz Neydik biz? iki inatçı keçi iki yaver bazen iki yabancı arada iki yolcu şimdi Neydik biz söyle ? Ayıklanması zor bir dolu umut Hayal kırıkları kesiyor aklımı Basıyorum kendi üzerime acımasızca Susuyorum bastıra bastıra Aklımın kıyısında yarım yüzün Son birkaç sözün Nereye saklasam gözyaşımı, hangi kolumun ardına ? Kendime iyi de bakarım ben Daha layık bir kalpte bulurum, Ölümsüz dediğin her şey can çekişmede Senle zorum yok tamam da Terk dokunuyor be adama İçmeyecektik o son çayı; Dudağımı yakan bir razı geliş Genzimde çöreklenen bir yanık nöbeti Bilseydim, o iskeleden sürüklerdim cesedimi Diriyken ölmek işten değil, ölüyken yaşamak zor bu dünyada Sonra derin bir sükunet,sessizlik Aklıma ilk gelen ne biliyor musun? Kimin beyaz saçları dökülecek hırkamın üzerine Kim uyuya kalacak televizyon izlerken o köşede Kim tutacak buruş buruş ellerimi Güzel bir anıyı emzirince gece göğsünde Kim silecek gözümdeki o tatlı yaşı Mavi badanalı o evde, kimin çocukları kovalayacak birbirini Kim ısıracak o sıcacık ekmeğin kıtır kıtır köşesini Yer , mekan ,insanlar Değişecek elbet Ağaçlar değişecek Evler,arabalar ,caddeler , kediler Her şey değişecek ardından Kaldırım taşlarını saya saya uzaklaştığın an Yapışıp yakana geri ver diyemedim ya hayallerimi Bu saatten sonra kocamak bile büyümüyor gözümde Hangi kadına can, hangi ette nefes bulur bilinmez şimdi ellerin İçmeyecektik o son çayı; Karışana kadar dökülen ıslak yapraklara Saklayamadım gözyaşımı gururuma yenik düşüp Ne var biliyor musun Adın ... Beddua gibi kalacak saklımda Her yağmurda beni hatırla demiyorum sana Kendine nasıl bakarsan bak umurumda değil Sen de gün gelip kollarınla gizlice sildiğinde göz yaşını içtiğimiz o son çayı hatırla Gülşah Gayret Tekirdağ |