GİTTİM MESELA
Ben hep gittim mesela,
Bilinmiş ama gidilmemiş yerlere. Ve ben şimdi birkez daha gidiyorum, Denizli bir kentten, karasal olan diğer bir kente. Yalnızlığımdan daha yalnız kalmış bir yürekle... Gidiyorum dost; Nasibime yüklenmiş çile ile, Sırtıma yük olmuş ıslak bir ceketle, Hilalle başlayan yolculuğumu, dolunayla bitirmek üzere... Bir uzun yol yolculuğu bu, on tekerlek üstünde, Başlar yine camda, gözler seyir halinde yada hayalde... Ve yol gidildikçe, Sevdiklerimiz biraz daha kalır geride. Arkamızdan dökülen gözyaşıydı belkide, Her gidişte; ayrılığın yaktığı yüreği söndürsün diye... Söndürmedi işte; Gönül ocağım yandı yine, döndürdü bedenimi küle, Çoruh aksa yüreğime, zerre götürmez külümden bile... Gidiyorum yar; Bozguna uğramış düzenim ile, Yüreğimde hala sımsıcak duran gönül türkülerimle, Ve gecenin en karanlık anına sığınmış bir yürekle... Ardımda bıraktığım ne varsa şimdi avuçlarının içinde! Bakıyorsun biliyorum ama görüyor musun? Sensizliğe saklanmış çığlıklarım duyuyor musun? Bir vedaya sığdırdığımız bu gecede artık seher vaktinde, Şiddetli bir deprem yaşasamda içimde, Ay hala dimdik duruyor tepemde. Haykırmak istiyorum ardımda kalan geceye; şafak vaktinde.! Ay vedaya durmuş güneş doğmak üzere, Rüzgar fısıldar kulağıma vakit doldu diye; -Artık yaşatamam seni kendimle, Candan ayrımıdır sanırsın, ölüm var o da bizimle. Sen merak eyleme, urganın hazırdır bekler elimde, Kefenin yıllardır saklı durur cebimde, Asarım seni gittiğim her yerde... Öldüğün yer ki; cennettir hep benim gönlümde, Sen üzülme... Gürkan BEKTAŞ - ANKARA / 2013 |