Şeb (Gece)
Sen kapkara bir perdeyi arştan sererek şeb
Gözlerde siyah sürmeyi baştan sürerek şeb Nerden ne zaman hangi damardan akacaksın Arzın feleğin sîne-i sadrın yararak şeb Sen cadde sokak evlere hep uğrayacaksın Tak tak kapılar pencereler dem vurarak şeb Her kim ki gülümser bulacaksın, kumaşından Dertler dikilen elbiselerden sararak şeb Nisyanla mı mâlul ya tahatturla mı bilmez Uşşâk sana aklın marazından sorarak şeb Elden ele sâgâr döne dilden dile sohbet Târif-i hilâl ebrûya meclis kurarak şeb Çün dest-i habibten ederiz bâde-i aşk nûş Aşk ehli helâldir dedi hâbım yorarak şeb Sesler üşüşür müştekî sesler şu sükuttan Efkâr u hayâlâtı sükuttan dererek şeb Hergün güneşin son ışığından tutunurken Mağlupça zafer tâcı, hilâlin görerek şeb Emrûzu taarruz ediyor ferdâ-yı dîrûz Kalkanı recâdan seyfi havftan kararak şeb Hurşîd-i fürûz etdi tebârüz ve temâşâ Tez buldu nihâyet kavga selâm durarak şeb Açtın yaralar arşta sedâm hep çekerek gâm Gövdemde “Amân !” sanki kemânlar gererek şeb Âteş için pervâneye lâzımsa karanlık Lâf söyler galattan, seni şâir yererek şeb Heftten biri yıldan beşi aldın da gelirsin Kadr’in bilenin defter-i cürmün dürerek şeb Kadr sende Beraat ve Mirâç sende mübeşşer Âgâh u necîbsin tâ ki fecr subha vararak şeb Şâyân-ı taaccüb mü çıkarsa karadan ak Allâh-ı azîmüşşan nûrundan vererek şeb Var git o güzelden bize rüyâ getirensin Erken varasın râha sabahtan girerek şeb |