kış olduğuna inanası gelmiyor insanın oysa dün son günüymüş hazanın bugün yirmibiraralıkikibinondört günlerden Pazar, hava öyle güzel ki belki dün temizlik yaptığındandır gök kubbe…
şimdi deniz kıyısında olmayı ne çok isterdim lodosta iliklerime kadar üşümeyi, köpüklerde taş sektirmeyi balıkçı restaurantında taze salata ve ızgara yemeyi üstüne pek gitmez ama uçsuz bucaksız mavilikler eşliğinde ya bir fincan kahve ya da demli bir çay içmeyi…
ne zaman yolum düşse hiç değişmezdi hava dalgalar kıyıyla sarmaş dolaş, masa örtüleriyle köşe kapmaca oynardı begonviller şu an hala çiçek açıyor olsalar gerek beyazı çok şık olurdu, Çingene Pembeleri de…
eve dönüş yolunda sağlı sollu limon bahçeleri ve çevreleyen kargılar süzüm-süzüm süzülürler onları izleyerek yol alırken, bir de gaipten gelen “Ney” sesiyle irkilmek var… ya Mevlana’dan bir mesnevi ya Yunus’tan bir ilahi eve gelene dek sürerdi serenatlar …
dış kapıda karşılayan fesleğenlere sırnaşmak var ya, canıma can katardı, ne muazzam bir şeydi kokuları sonra bahçe duvarında göz göze geldiğim kedi peşine takılıp, içimden neşeyle koşturmak gelir yani çocuklaşırdım birden… sonra vazgeçerdim… kovalasam da yetişemezdim ki … nefes nefese kalırdı yüreğim…
işin kötüsü, bu gün usul-usul yoklayan bir de ağrıyla tanıştım alışık olmadığım kondurmamaya çalışarak kriz geçirdiğim hissine kapıldım Allah’tan değilmiş, çabucak kendime geldim korkmadım aslında, korkmadım ama bir saniyede istesem de istemesem de, dünya bile değiştirebilirdim …
“rivayet bu” günü geldiğinde elbet bozulacak ezberlerim …
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Rivayet şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Rivayet şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
şimdi deniz kıyısında olmayı ne çok isterdim lodosta iliklerime kadar üşümeyi, köpüklerde taş sektirmeyi balıkçı restaurantında taze salata ve ızgara yemeyi üstüne pek gitmez ama uçsuz bucaksız mavilikler eşliğinde ya bir fincan kahve ya da demli bir çay içmeyi…
Her şeyi çok iyi demişsiniz de rakıdan hiç söz etmemişsiniz...Olsun...Kri falan deyip yüreğimizi ağzımıza getırmeyin abla...daha yapacak çok işler var:)))
Geçen günler,mevsimler, yıllar.... Sonra koyu bir özlem olup oturur yüreğe, sonra şiirler yazarsın, konduruverirsin bir şebboy çiçeğinin pembesine. Bir balıkçı kahvesinin buğulu camlarına asılı kalır dalgın bakışlar. Sonra anlar insan, dönüp geriye bakabilirsin ama geriye gidemezsin. Geçen günlere özlem duyan bir şiirdi, güzeldi. Yüreğinize sağlık.
Şairin kendine özgü ifadeleri, günlük yaşamdan anları ve çekilen sıkıntıları anlatırken içindeki duyguların gerçekliğini yaşatıyor insana. Sayın Hatice AK, kaleminize yansıyan yürek sesiniz daim olsun. Kutluyorum efendim.
Yilin en uzun gecesinde.ozlemlere dair muazzam bir kompozisyonla kaleme alinmis dizeler ic cektirdi.Yilin son hazan gunu olsa da huzunle gecmesin kis ve yasam.Ezber bozmak...kimbilir belki.. begeni ile okudugum bir siirdi.Size de mutlu yillar ve siir dolu bir yasam. Saygilarimla.
Rivayet bu ya bir iç çekişin izlerinden çizilmiş bir resme bakar gibi okudum dizelerinizi Belki şiir biraz uzun olurdu ama keşke dedim daha kısa dizeler halinde yazılsaydın
lodosta iliklerime kadar üşümeyi, köpüklerde taş sektirmeyi
balıkçı restaurantında taze salata ve ızgara yemeyi
üstüne pek gitmez ama uçsuz bucaksız mavilikler eşliğinde
ya bir fincan kahve ya da demli bir çay içmeyi…