bu gece
Yine hüzün bulutları çöktü içime
Hasretini yudum yudum içtim bu gece Yokluğun efkâr efkâr doldu şu gönlüme Sensizliği kadeh kadeh içtim bu gece Kaderim yağlı sicimi boynuma takar Ruhum işkence içinde kalbimi sıkar Bütün yangınlarım kendi külünden çıkar Sönmüş mangalımda közü deştim bu gece Yine yalnızım çile dolu her bir yanım Her gece her gece yanıyor işte canım Arşa kadar çıktı feryat ile isyanım Lâl dilimle kızgın koru deştim bu gece Ne bir haber ne bir selam gelmedi yârdan Vallahi usandım bedenimde ki candan Dert çekmek için herkese okudum meydan Tek rakibim kendimi de geçtim bu gece İflah olamadım ben bu derde düşeli Hazanım zamansız oldu döktüm gazeli Meşe közünde köpüren kahve misali Fokur fokur kaynayarak piştim bu gece Dünyam zifiri karanlık ışığa hasret Gece boyunca ruhumda korkunç muhabbet Ne zaman olacak sabrın sonu selamet Neşterle azgın yaramı deştim bu gece Bir çileden diğerine düşüp savruldum Gönlüme ateşleri harlayıp doldurdum Ölüme gel artık diye yalvardım durdum Kendime üç kat ak kefen biçtim bu gece Bir karanlık noktaya çakılıp kalarak Gözlerimden şu gönlüme yaşlar saçarak Nemli kirpiklerimi bir kazma yaparak Kendime derin mezarlar eştim bu gece Bakıp böyle gecelerde çektiklerime Sıralayıp galiz küfürleri kendime Dayanamayıp isyan ettim kaderime Kızgın gayya kuyusuna düştüm bu gece Erhan’ım ben bu azgın derde nasıl girdim Ne ağlamayı bildim ne gülmeyi bildim Ağladım gözümden yaşları sildim Şükür sırat köprüsünden geçtim bu gece |
Muhteşem güzellikte bir şiir.. kutluyorum üstat.