Aynı Veda
Aynı denizin kenarında
sen, uzaklarda nisan yağmurunu bekliyorsun, tekrar çiçeğe durma hayalini büyütüyor gidene döktüğün yaşların. ben, hayali bir rıhtımda denize düşmüş göğü seyrediyorum tüm griliklerin dumanı üstünde baharın göğsünden yeni çıkmış gibi kokuyor deniz üzerine yapışan taze hüzün. Ve gel gitler gel gitler gider gelir, gelir gider... Aynı rüyanın ortasındayız birden yırtar vapur sirenlerini kanunun tellerinden dökülen/yükselen bildik o tını deli mavine usulca griden perdeler çeker ceviz tanesi kadar donmuş ahlar bir dua gibi dilinden düşer de düşer yüreğini döver de döver peşinden yağmura tomurcuklanır bahar bir çeyiz sandığı içinde kırık sazın üç teline asılı boğazlanmış vedalar yankılanır saz, kanun ve vapur evrenin tüm seslerine gebe kalır firavunu boğazlayan bir kadın belirir ve parlar profilden koyu siyah iri gözleri doğmamış günün tekmeleri gibi sandığın duvarlarında bir görünür bir kaybolur... sen, kendi sabahına uyanıyorsundur artık ardından ölü vedaların kanıyla tüm sabahlarım kızıla boyanır Aynı denizin kenarında aynı güne uyanırız. sen, dalga dalga gelen umudu bekliyorsundur karşı kıyıda. ben, sandığımdaki vedaları döküyorumdur rıhtımdan demir alan umudumun ardına |
Keyif aldım, emeğinize, yüreğinize sağlık.
Sevgi, saygı ve selamlarımla, esen kalın…