Tanrıya Çizilen Yol II.
şahittir
bir ağacın çürüyen gövdesinde kulağıma çalınan yasa dışı müzikaller ve ağustos böcekleri düşecek daldan kıracak lanetli gagasıyla bir karga ve azad edilecek kendime düşlediğim dünya Ay törpülenip dökülürken bir ceviz kabuğunun içinden göğe merdivenler dayanırken muska bildim avucumda sıktığım bir yaprağı velhasıl nar gibi saçılmış kuşları suyu lanetlenmiş bir kavmi arkama alıp ah dökümü zamanlara ve buğday savuran ellerine bir ihtimal bu yoldan gidilir dedim taş ustaları kırmalı bilincimi ve üzerimden kalkmalı bu asırlık toz mabedinde düşüp ağlamadan bir Tanrı kendimi bir ihtilale sığdırmalıyım devasa bir put kırılıp ufalandıkca bir kuşun ağzında içmeliyim kuduran bir denizi Nuh’un hırkasına kan damlamadan ellerime bir ihtimal bu yoldan gitmeli Tanrı nar avuçlarımda ufalanıp kuşlara saçılmadan. |