Cennetten Özür DileyinizMadem ki, gölgeli günler unutuldu, yüzlerdeki perde kalktı Madem ki, en uzak sokaklara bile güneş ulaştı Neden hâlâ karanlıklar üzerimde Neden hâlâ ışığı görmüyor gözlerim? Hani sabah nerede?.. Bak, hâlâ korkak yalnızlıklar kapımda Hâlâ yüreğim kör, ellerim zincirli Derin ve ışıksız kuyulara komşuyum Demek ki, hâlâ peşimde karanlık Demek ki, hayatın pusulası bozulmuş özünde!.. Bir yanımda ateş, bir yanımda buzdan bir yanardağ Yanıyorum, üşüyorum, güneş doğmuyor yarınlarıma Aklıma şaşayım, kadın olduğumu unutuyorum! Elbette üşürüm, iklimler değişti Yollar bozuldu, kötülükler çoğaldı Aspirinle kan sulandı, insanlık mahzene kilitlendi!.. Bu cadde, umudumu yitirdiğim cadde Bu sokak, özgürlüğümün vurulduğu sokak Bu yasaklar, kadın olduğum için konan yasaklar Bu yabanıl düşünceler,ölüm fermanım,hayatımın cehennemi… Şimdi söylesin bana: Ben kimim? Hâlâ Cennet ayaklarımın altında mı?.. Yarınlarına, umutlarına kelepçe taktığınız Kadınlar sizin kadınlarınız Sizi yüreğinde taşıyan anneniz, kardeşiniz, eşiniz... Sizi var eden insan... Ki, siz onların varlığını yasakladınız... Sevmesi, sevilmesi, gökyüzüne bakması Güneşten bir parça ışık koparması Suç sayıldı nezdinizde, zulüm gördü, saçından sürüklendi Lanetlendi yavrularının gözü önünde... Şimdi soruyorum size: Nereye gitti anaların ayağı altındaki cennet? Cenneti, cehenneme çevirdiniz Sokak ortasında bir kadının daha düşlerini yere serdiniz... Kadın olmanın bedelini,kurşunla ödettiniz... Cennetten özür dileyiniz, Biz kadınlar ölmeyiz... Ankara/14 Aralık 2014 Rukiye Çelik |