Serum yolu tıkandı, çok sesli sevdalara
kulvarında koşuşanların, sona kalanların
gemiler çeker tren katarını
gelen geçti gülen geçti bakakaldım arkalarından
bozkırlar üstüme geliyor bir bir
hevesli gördüm camekan avcılarını:
buradayım.

Sıcak yataklar serili mahremin açıklarına
utancı yıkasınlar
önceliklidir yasalarda
ar damarlarını temizlemek
çünküm: ellerinde gezdirirler göbek bağlarını.

Bilirler, bilmezler yuttururlar ilaç niyetine
rahm ağzında sıraya girerler yeniden doğuşmaya
başı boşluk başlar yeniden
döndükmü başa.

O şarkılar derininde yankıyor okyanusların
duyar duymazlar ejderha böğürtüsünü
sadece yumağı karışık renkli,
iki çatallı dilin.

Yazan, çizenin sesini gölgesine vurdururlar
Mitolojik gerçek…

Herkesin hikayesi mutlak
alfebesi yettiğinde dökünür ancak albencilerine
derken hangemesinde boğmak ister yaldızlı
aplikler serhatlığı
tükenmeden oruhuma can veren salgılar
ıkındıkça dökül, dökülsün burun köklerinden
anlarım anlamazım gıtgıt öter lüğatım
acıkmışlığın gıtlığında.

Hangi kazan dibine sakladım sırlarımı: aramaktayım
ilan veriyorum rengamesi bol gazetelere
‘kim bukelemun? Ben mi kuşağından kopmuş puştçayım’ varsıllar yazılacak elbet; ziyanı yok.

Kırmadım, kanatmadım uçuşmakta olan karganın
teleğini dahi
yılan öldürdüm yılan
yılanları yılan sayma yanılgısında, çocukluğumun
özre muhabet çağrısı yapıyorum cümle hayvanlardan…
13.12.2014 14.15