Dayanamam...Sonsuz bir nefesle yüreklere dolan, Bir ney sedasıyla ferahlatır beni o pürüzsüz tenin. Mercan mavisi güzelliğinde hayat verir bana, Rengini İrem bahçesinden almış gözlerin. Ve o eski İstanbul’u bulurum pır pır atan kalbinin derinliğinde. Aşiyan yokuşundan seslenirim, Seninle olan mutluluğumu haykırırcasına dünyaya. Ve sesim yankılanır Mihrimah Sultan için yapılmış, Edirnekapı Camii ’den Üsküdar Camii’ne… Ve tavaf eder gözlerim Kule-i Galata’yı. Güneş ve ay da şahit olur sana sonsuz bir sevgi beslediğime. Feryat ederim yangınlar içerisinde Ferhat ile Şirin’e Biz varken sevmek ve sevilmek onların ne haddine… Gülücükler açar elma kırmızısı yanaklarında Ve ben bir kez daha âşık olurum. Bir kez daha âşık olurum kıyamadığım o eşsiz tenine. Kız kulesinin yalnızlığında gizlidir aslında onun emsalsiz oluşu Ve o denli hissederim herkesin senin emsalsiz ulaşılmazlığına hayran kalışını. Aşkı hissederim nefesinin buğusunda, Ve aşkın ateşiyle terlemiş teninden dökülen küçük damlacıkları… Kolay mı senin gibi yüce ve engin bir sevdaya tutulmuşken… Yanmadan sağlam kalabilmek? Ya da kolay mı haram bir aşk peşinde koşup günahkâr olmayı göze alabilmek? Bir ateş ver allı turnam bir ateş, Gönlümdeki sevdayı cehennem yangınına çevirecek bir ateş. Alaturka rüzgârlar ile kuvvetlendir Ve sevdan için mahşer yerine çevir gönlümü. Mahşer yerine çevir de gitme yeter ki yâd ellere Dayanamam gayrı yokluğuna, dayanamam… #EhedAymaz |