Saklambaç
Ne ben kaldım ne de biz ne de sonsuz sevgimiz
Aşk ilinden avare düşüverdik ikimiz Artık ne manası var sen kokan mektupların Baktıkça, kokladıkça can yakan mektupların Zira bu terk edişin beni kahra itiyor Günbegün her saniye ömrümü eritiyor Oysa seni sevmekle yeşerirdim, açardım Dünya üstüme gelse ne korkar ne kaçardım Uçardım bülbül gibi gülüne visal için Bir veciz gerekliyse halimi misal için Farz et şimdi gölgemle saklambaç halindeyim Sensizliğin en dipsiz, uçsuz melalindeyim Hangi köşeyi dönsem karşımda hep sen vardın Bir âmâya göz neyse sen bende o kadardın İçerimi kaplıyor bu onulmayan sızın Ah çıkıp da bir gelsen, gülüversen ansızın Ansızın gülüversen azalsa iştiyakım Yaklaştıkça yakına yaksa beni firakım Umudum tükeniyor eriyor bir mum gibi Gözlerinde hapsoldum ebedi mahkûm gibi Senden sonra dert, keder hep üstüme üşüştü Ölüm; gam zirvesini, sensizlikle bölüştü Bir de yetmezmiş gibi doğarken battı güneş Gül rengi günlerimi küllere kattı güneş Ahvalim işte böyle, yer; tezatlar ülkesi Kulakları parçalar karıncaların sesi Nihayet çöle döner nihayetsiz ummanlar Suskun çığlıklarımı ancak bir sağır anlar Haydi şimdi sen söyle nasıl demeli seni Lügatler kâfi gelmez anlatmaya buseni Çünkü yürekler yakan bir dumanlı sevişti Bir baktın ki ruhsarım göz yaşımla sevişti Böyle mi olmalıydı böyle mi olacaktı Yüreğimin umudu böyle mi solacaktı Yarım kalan bu masal nice romandan uzun Düşlerimiz kayboldu girdabında sonsuzun Demek ancak ölmekle bize kavuşacağız Gönüllerimizdeki ize kavuşacağız Süzüldü kemanından durmadı ok yayında Birleşirken adımız irtihal sarayında Ehed Muhammed AYMAZ 17.08.2023 12.10 |