savruldu kadınlığım...ansızın bir sevdaya atladık parmak uclarından ayakların tez öptü çakılları çizildi suretim, gözlerim yandı göremedim ruhundaki çakalları ve yankısında duyarsız adımlarının savruldu kadınlığım ... hizasında tabanlarının rüzgar beni soludu sanki tepeden tırnağa üşüyordum sen iblisi giyinirken ben çıplaklığına sığınıyordum tam şeffaf tende bulmuşken gözlerimi ‚vaktin geldi’... yara bere içinde kalça kıvrıklarıyla kirpiklerimin maskarasında saliselerin kayıp vurgularında ayak seslerini geçiriyorum kapıları kapıyor sürgüleri çekiyorum tüm gitmelerin gelmişine geçmişine birde sülalesine sövüyorum! durgunluğum kapıyı çaldığında paslı kilitlere yağlı ihtimaller sürüyorum ‘vaktin’ ardından ırmaklar getirdiğini düşlüyorum ve geceleri yine de seviyorum zaman zaman belki aklına düşüyor gözlerine doluyorum .....aslında hiç sanmıyorum ama belkileri de bırakamıyorum ay sancısında kaç kurban verdim veriyorum ne çare ki, tenasühe inanıyorlar gözpınarlarımda yeniden doğuyorlar ... gün geldi gün oldu vakit gün geldi ay oldu vakit yıl oldu geldi geçti tenimin sızısında yok oldu vakit günü sorgu sual yargılıyorum gecelere yıldız takamıyorum yeryüzü yavan, yeryüzü sığ okyanuslar sığdı, ben sığamıyorum toprağı eştim, kabrimi açtım girdim gel gör ki .....üstümü bile yalnız örtemiyorum |