Beni Mavi Hatırla...sevmek biraz da hissetmektir sevgili eğer şu anda hissedemiyorsan boğulan bir nefesi sen zaten gelmemişsin bana demek ki oysa ben derinden hissediyorum hayatındaki yokluğumu denize karşı süzülen şuhluğunu, ve kendi aksinden sarhoşluğunu kendini toplayıp sonra kendinden çıkarışını yere düşen burnunu almadan ve arkana bakmadan kendinden kaçışını aya, yıldızlara, geceye verip veriştirip göğü denize denizi göğe yazma telaşını sen bana hiç gelmemişsin sevgili gelseydin biliyordun gidemeyeceğini bundandı belki de azıksız ama ağrısız yollara düşüp beni gözünden sözünden düşürüp, ardına bakmadan arkandakini gömüp gülümseyerek bile anamayacağın bir anı öylesi bir sızı, öylesi bir yara bıraktın işte ardında bir enkaz gibi birazdan dışarı çıkıp bir bardak yağmur suyu içeceğim iyi gelecek beynimin yangınına biliyorum ama sen bilmiyorsun karanlıktan ne çok korktuğumu içimde üşüyen papatya kokularını hiç duymadın hiç görmedin gözlerimde menevişlenen o yangın çiçeğini sen sadece dününü ezber etmeyi sevdin yarın için ince hesaplar yaparken arada kaybettiğini bilmediğin bugününden sınıfta kaldın matematikten kaldığını ve neden kaldığını bilmeden, sınıf tekrarı yapan çocuklar gibi hep bir üst sınıfa geçmek isteyip oturdun sadece oturduğun yerde iyi dedin, iyi böyle iyi...eyvallah dedim ben de eyvallah... sonra yanağımın çukurunda yatan bin yıllık bir keder gibi topladım gülüşlerimi gömdüm oraya bir dilenci mahcupluğunda ki yüzümü bohçaladım kaldırdım aynalar ardına öldüm ama hep yeni doğmuş gibi yaşama tutundum bir hayat oyununda sen diyorum sen sevgili bana hiç gelmemişsin ki nedir bu soluksuz koşma telaşın bilmediğin ıraklara mutluluk bahçesinden güller derer gibi nedir bu olmayanı avuçlama hevesin eğer hiç koklamayacaksan? yorgun sinemde bir ceylan ürkekliği öylece izliyorum seni bir buğulu camın ardında ıslak, kırılgan, kaygan...tam da benim en korktuğum hali zeminin biraz kaypak, biraz da tehlikeli yok, yok iyi bitecek bu netamali durum korkma! ben zaten hiç üzülmedim ki... bugün bir arkadaşıma dedim ki belki kitap olur bir gün bu anlık iç sökümlerim -inşallah, hem neden olmasın dedi ben gülümsedim, bütün doğumlar önce sancılı olur ya hani belki bundandı dudağımın kıvrımına gölgelenen tebessüm doğmak için yola çoktan çıkmıştı sanırım sözcükler’im işte yine kelimelerin doğasına sığındığım bir gün hem acıtmıyor bir sevdanın kucağına mülteci olmak kadar ve hatta sarıp sarmalıyor seni isyankar harflerine anarşist noktalama işaretlerine kadar ve işte gün ışığına hasret bir mekanın altın yaldızlı ışıklarının arasından el sallıyor yalnızlığım kalabalıklara gözlerimde bir tren yolculuğu nereye gideceğimi bilmeden uzanıyorum uzak diyarların kuş kanadı hafifliğindeki dokunulmazlığına neden hep uzakları sevdin diyorum yüreğime usulca neden hep yasaklara meylettin bunca zorluğa siper ettin gövdeni umarsızca? sonra cevapsızlığını dilimin yüzümden okuyorum geçip bir aynanın karşısına hatırlıyor musun? daha tanışmamıştık birbirimizle ama bir araba kazası gibi çarpışmıştı burunlarımız göz değil söz mesafesinde senin promilin yüksekti, ben hararet yapmıştım üstelik bir kış arifesinde baharın ortasında karlar yağarken yüreğime ansızın içime doğuveren kış güneşi gibiydin ve uykusuz bir gecenin ardından ben doktor kapısında beklerken sen benim bir doktor gibi sana iyi geldiğimi söylemiştin şimdi hasta olan benim ruhum ey sevgili, ya sen neredesin? uzun zamandır olmadığı kadar özgür koşuyor kelimelerim nereye koştuklarının hiç önemi yok, bir final belirlemedim sana yürüyebilirler, çocukluğuma koşabilirler göğe zıplayabilir, dağa tırmanabilir, hatta denize atlayabilirler onlar benim en bağımsız neferlerim! isterlerse harf harf severler, isterlerse söverler, benden bana bir yol gibi görünse de isteyeni istediği yola ve yere götürebilirler... günaydınım demek isterdim sana gün gibi aydınlık bir çocuğun dilinden isterdim ki hep aydınlıklara doğru olsun yolumuz, sonumuz mesela incir ağacından reçel olsun isterdim soframızın tadı ve mesela papatyalar selamlasın saçlarımızın arasından sabah kuşlarını olmadı, olamadı...şimdi yoksul bir çınarın dallarının arasına tüneyen kuş yalnızlığımdan mavilikler yolluyorum umutla yarınlara gün gelecek, gün dönecek, gün aydın diyeceğim gözlerinin kuytusuna işte o güne kadar sevdiğim, beni mavi hatırla... yalancı bir ırmağın çağıltısıydın sen biliyorum göz açıp kapama mesafesindeki yanılsamaydın sahipsiz bir çocuğun uydurma masal kahramanı ucuz bir romanın en klas sayfası bir rüya tadında uykularıma süzülen sabahımın riyası sen, sen aslında ne çok şeydin bilemedin bilseydin bir yüreğe böylesi kötü bir harita çizemezdin şimdi git...bütün dönüşsüz yollar senin dönüşüne kurulu bütün saatlerse benim olsun ben beklerim beklediğim ölüm olsa da çünkü sevmeyi böyle yazdık biz bütün kayıtlarımızda şimdi git hiç gelmediğin yollardan ama beni hep mavi hatırla... bir hikâye anlatırsınız karşınızdakine o size masal anlatır siz dudağınızda asılı kalan son tebessümü armağan edersiniz ona, o sizi ağlatır... siz dersiniz sen, ille de sen diye, o der ki ille o! siz yolları yakın eyledikçe o ıraklaştırır... o bir şey ister sizden, siz iki şey verirsiniz ona, bir kendinizi, bir de kendini... o ancak bunu sizi kaybettiğini anlayınca anlayacaktır! Sev_tap |
uzun dizeler uzun bir şiir
ama inan hiç sıkılmadan okudum...
ve yukarıya aldığım dize hala yankılanmakta...
çok güzeldi...
kutlarım sevgiyle...