ZEHMERİ GÜLÜ…!Ay mavisi gözlerin vardı Sarı buğdayların tanesinde ipek saçların Hani her şubat mevsiminde Çalardın kapımı bahardan önce Güneşin parçalardı kendini Sana göstermek için Ay yıldızı kandırırdı Sevdan vardı her gece mehtap da Derelerin ışıltısındaydı gölgen Sense ne sakin ne nazlıydın Zemheri gülü Çınarlar sana Söğütler sana yol verirdi Eğilirdi pınarlar doğa eğilirdi Yüreğin ne coşkulu Dilin ne cilveliydi Aklın sa hep asiydi Sen zemheri gülü Eserdin karda boranda Savrulurdu uğrunda koca dağlar Yağardın bahardan önce Toprak nemlenir Keyfinde demlenirdi mevsimler Sarardı her akşam üstü narin kolların Mor öfkeli ufuğu Ve ben ağlardım yalnızlığıma Bende şubat hep kısa zaman Eskir hep nedense bedenim Yırtılır her şubatta yüreğim Ahkam kesemez olur susar dilim Sen se Ah sen Yeniden yüklenirsin umudun sırtında Çıka gelirsin Bir şubat vakti kapıma Yağarsın ben ağlarım Boy verir gözyaşımda umutların Açarsın gök mavi gözlerinle Başak rengi tenin Buğday tanesi saçların Aşk savrulurken rüzgarda Yanarım Sen ordasın aklımda Önünde eğilir dağlar Canım yanar eririm kokunla Akarım nehirlere Yüreğim köpük köpük Kanar acılarda kaybolurum Beklerim yolunu Hangi şubat Kaç mevsimde geleceksin Şimdi zemheri gülü |
Boy verir gözyaşımda umutların
Açarsın gök mavi gözlerinle
Başak rengi tenin
Buğday tanesi saçların
Aşk savrulurken rüzgarda
Yanarım
;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;
Nisan yağmuru gibi çiseliyor ama insanın yüreğine işliyor...