SUSMA GÖNÜL SUSMA...
Olmalı acılar ve olmalı hüzün depreşirken hazin terk ediş.
Yoksa nasıl kıymete binerdi adına mutluluk denen. Seyrelmişti zaman hele ki o gidişten hemen sonra. Yükselmişti devran arşı alaya kadar ve eşlik ederken Yaratan. Susma gönül susma, Elbet verecekler ettiğin ahın hesabını. Yeter ki dile gönülden ve aç ellerini semaya Şükrederken yağan rahmete. Bu rahmet değil midir söndürecek olan ateşi. Suskundu tabiat Ve suskundu yürek onca acıdan sonra. Kıdemli bir sancı olsa da Bu olmadı mı hep mi çıkaran feraha. Nöbetteyim yine Nöbetteyim yeniden Bir kere bile kendimi terk etmemiş iken. Terk edilmiş yarınlar hicap ederken En derinden ve çok uzaklardan. Kıymete bindi bu sevda umarsızca Ve sen gittikten sonra. O gök kubbenin altında Vermeden son nefesi Yanımda olmasan da Çoktan göklere kazındı bu sevda. Ve ilk izdüşümüydü yüreğin Olmasan da yanımda. Nüktedan kâfir gönlün çığlığı kadar bakir ve engin Duyulmasa da sevgi idi neferim. Haykırırken ulu orta adını Kuşlar bile kıskanırdı bu sevdanın saflığını. Yoksa bir hayal miydin gördüğüm gözüm açık Ve görmelerinden seni imtina ettiğim Belli ki vazgeçilmezimsin O zaman söyle, neden bu terk ediş. Tümleyen hayallerdi olmadığı kadar Bu cefakâr ruh cebelleşirken dalgalarla Bir o kadar çıplak ve yalıtılmış tüm kir ve pastan. |
Özlem Demirkaya &*.*&