NUR-U TEVHİT-E DAİR ŞİİRLER-1Sultana kul iken, oldu sıfata sultan Marifetullahtan bilindi, kemal-i irfan Zat’a tevhidin sırları, hikmetten ayan Tecelliyat, kudretullahtan zuhur eyledi. Nur-u tevhitten murat, ilm-i ledün dediler İşlenen efal sırrına, Hikmetullah dediler Efal-esma bilgisine, marifetullah dediler Yapılan tecelli edince, adı hakikat oldu. Tevhit-i nur-u muhammetten, şeriat-ı hakk oldu Musa zuhalde, İsa utaritte, Davut merihte, Oldular tevhit; Muhammed’in tevhidi zühre’de oldu Bu yüzden Zühre, önceki cümle tevhitleri bozdu Görülen nurların vahyinden kur’an oldu Muhammedin vücudu levhi mahfuz oldu Sıfatullahta nur-u tevhit onu hıfz etti Bu ilimden tecelli, makbul şeriat oldu Ey aziz, sakın hayrette istifrak olma Hakikat budur, gayrinde Allah arama Hikmetullah böyle, başka gerçek arama İlahi ihsandır, halka eyle yardımı ***********************Hafız Hüseyin Sertyeşilışık Sülûk ahvalini salik,yola gidip gelenden sor, Eğer dalgıç olam dersen,bu deryaya dalandan sor. Tarikat sırrını sorma muhaddisten,müderristen, Hakikat ilmini dersi hüdasından alandan sor. Bilmez ehli zahir ,ehli batın bildiğin zinhar, Sorar isen anı ayn-el yakin hakk’ı bilenden sor.. ************************ Ahmet Kuddüsi savm-u salat-ı hac ile sanma biter zahit işi İNSAN-I KAMİL olmaya,lazım olan irfan imiş. Mürşit gerektir bildire,Hakk’ı sana Hakk-El yakin Mürşidi olmayanların bildikleri güman imiş. **************************Niyazi Mısri Pehlivanlar şol kişi ki nefsini katleyledi, Hep erenler meclisinde ana eyvallah var.. Kimseye ta’netme ey dil sırrı hakka vakıf ol, Cümle eşya Nur-u haktır,sanma gayrullah var. ****************************Nesimi Hak kulundan intikamını yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünü anı kul yaptı sanır. cümle eşya halıkındır kul eliyle işlenir, Emri bari olmayınca sanma bir çöp deprenir. *****************************İmam-ı Rabbani Basar-ı kalbdir Nûrullāh’ı keşf ile gören, Zât-ı Nûrânî’dir "ALLĀH" deyip Nûr’a gömülen. Bu Mi’râc-ı sagîrden rücu’ gurbetttir İnsân’a, Rûh, zevkden mest, gene dönmek ister Aslî Vatân’a. İdrîs, Mûsâ ve İsâ hep bu makāma erdiler, Nûr-i Tevhîd Sarâyı’nın Nûr’unda eridiler. Kezâ bu makāma erişti maktûl Şeyhü-l İşrâk, Buradan avdet, Yâ Rab, aman ne yaman firâk! Mevtle bekā bulur Nûr ile abdest tâzeleyen, Âlem-i Melekût’dan bu dünyâya avdet eden. Böylesine firâk ne büyük gurbet, ne elîmdir! Fakat tecellîgâh-ı Hayyü-l Kayyûmü-l Alîm’dir. |